Doç. Dr. Fatih Özçelik’ Düzce Tarihini Konuşuyor

 

Düzceli tarih severlerin kurduğu Düzce Tarih Kulübü 2023 yılının ilk konferans faaliyetini  MÜSİAD’ın ev sahipliğinde Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih ÖZÇELİK ile gerçekleştirdi.

 

Konferansta  Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Özçelik Düzce tarihi ilgili çok önemli bilgiler verdi.  İlk olarak tarihi dönemlerde gerçekleşen ve Düzce’yi etkileyen büyük depremlerden bahsetti. Özçelik konuşmasında:  “Her zaman derim biz Düzceliler Anadolu coğrafyasının en güzel yerlerinden biri olan Düzce’de yaşamaktayız. Hatta Osmanlı arşiv belgelerinde Düzce için “şirin ve dilnişin bir belde” ifadeleri kullanılır. Yani Osmanlı Düzce için cana yakın, sevimli, tatlı, hoş ve hoşa giden, kalpte yerleşen ifadelerini kullanıyor. Bu tanım kesinlikle doğrudur. Ancak Düzce “Her güzelin bir kusuru vardır” atasözü gerçekliğini bizlere deprem ile gösteriyor ne yazık ki. Bu güzel şehir dünyanın en aktif ve en tehlikeli fay hatlarının birisinin üzerindedir. Düzce 1. derece deprem kuşağında bulunur. Düzce havzası Kuzey Anadolu Fay Hattı ile bağımsız bir hat olan Düzce Fay Hattı’nın üzerindedir. Tarih boyunca Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın bu çevrede ki kesimi ile Düzce Fayı’nın üzerinde gerçekleşen depremler Düzce’yi etkilemiş, büyük can ve mal kayıplarına neden olmuştur. Şöyle ki Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın üzerinde bizim de bulunduğumuz mıntıkayı da içine alan kısımda M.Ö. 2100 – M.S. 1900 yılları arasında 8 şiddetinde ve daha büyük şiddette 83 deprem gerçekleşmiştir”dedi. Sözlerine devam eden Fatih Özçelik Cumhuriyet döneminde can ve mal kayıplarına sebebiyet veren yıkıcı deprem ortalamasının 20 yıldan daha az olduğunu; bu dönemde gerçekleşen büyük depremlerin ise 1944 Gerede Depremi, 1957 Abant Depremi, 1967 Adapazarı Depremi, 1999 Gölcük Depremi, 1999 Düzce Depremi, 23 Kasım 2022 Düzce Depremi olduğunu ifade etmiştir. Ortalama 16 yılda bir Düzce’de can ve mal kayıplarıyla sonuçlanan yıkıcı depremler gerçekleştiğini söyledi.

 

 

 

 

 

Düzce Belediyesi 1881‘de değil 1868’de kuruldu.  

 Doç. Dr. Fatih Özçelik Düzce Belediyesi ile ilgili de ezber bozan bilgilerde verdi. Düzce Belediyesi’nin 1881 yılında değil 1868 yılında kurulduğunu ifade etti. 1868 yılında Düzce’nin nahiye merkezi olması hasebiyle yürürlükteki kanuna göre Düzce’de belediye teşkilatının da kurulması gerektiğini söyledi. Düzce Belediyesinin kuruluş yılı 1881 değil 1868 yılı olduğunu ifade etti. Özçelik, Belediye evrakının günümüze intikal etmemesi nedeniyle Düzce Belediyesi’nin gün ve ay olarak ne zaman kurulduğunu bilememekteyiz dedi. 

Düzce’nin İlk Belediye Başkanı Darıcı köyünden Deli Mehmet Ağa’dır.   

Özçelik: Düzce’nin ilk belediye başkanının Müderris Ahmet Efendi olduğu bilinir. Hatta Düzce Belediyesi’nin başkanlık katında ilk onun fotoğrafı vardır ve görev süresi 1880-1889 yazar. Ancak bu yanlıştır. Düzce 1868 yılında nahiye merkezi olunca zaten otomatikman belediye teşkilatına da sahip olmuştur. Araştırmalarımız neticesinde ilk Belediye reisi de Darıcı köyünden Deli Mehmet Ağa’dır. Sırasıyla da Hacı Mahmut Ağa, Pantollu Hasan Efendi,​ Hacı Süleyman Ağa, Mustafa Ağa ve Müderris Ahmet Efendi geliyor; bu durumda Müderris Ahmet Efendi 6. sıradadır dedi.

Düzce'de Modern ve Batı Tarzında Bir Belediye Teşkilatını Müderris Ahmet Efendi Kurdu

Doç. Dr. Fatih Özçelik Müderris Ahmet Efendi’nin yanlış bir bilgi olarak neden ilk belediye başkanı kabul edildiğine deaçıklık getirdi. Özçelik, o dönem ülke genelinde modern belediye teşkilatlarının kurulmasının I. Meşrutiyetin ilanından sonra gerçekleştiğini, 1877 yılında Osmanlı MebusanMeclisi’nin  "Vilâyet Belediye Kanununu" kabul ettiğini, bu kanunla tüm belediyeler modern belediyecilik anlayışı ile aynı kanun çatısı altında düzenlendiğini, bu kanun kapsamında Düzce'de modern ve Batı tarzında bir belediye teşkilatını da1878 yılının Aralık ayında Müderris Ahmet Efendi’ninkurduğunu, bir kâtip, bir muhasip veznedar, bir zabıta memuru ve bir 1 adet temizlik işçisi ile çalışmalarına başladığını söylemiştir. Özçelik konuşmasının devamında 1940’lı yıllarda Düzce Halkevi bünyesinde Osmanlı dönemi belediye başkanlarını belirlemek için yapılan bir sözlü tarih çalışmasında Müderris Ahmet Efendi’nin adının bu sebeple ön plana ilk belediye başkanı olarak çıktığını ifade etti. Özçelik sözlü tarih çalışmasına katılan eski Düzcelilerin hafızasında Müderris Ahmet Efendi’nin bu nedenle yerini koruduğunungörüldüğünü, çünkü önceleri Düzce’de fevkalade sembolik olan belediye başkanlığı makamının onun döneminde önem kazandığını belirtti.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Maaşını Üskübü Pirinciyle Biz Ödedik 

Fatih Özçelik dinleyicilerle bir anısını da paylaştı. Düzce’de görevli bir bürokratın kendisine Düzce’nin tarihi olmadığını, Düzce şehir merkezinde bu nedenle hiç tarihi eser bulunmadığını söylediğini ifade etti. Kendisinin de cevap olarak Düzce şehir merkezinin mimari hafızasının olmamasının geçirdiği depremler ve yapı malzemesiyle alakalı olduğunu bir de yeni şehrin eski şehir üzerinde yükseldiğini bu nedenle tarihi eser niteliğinde eserlerin yok denecek kadar az olmasının buna bağlı olduğunu söylediğini ifade etti. Özçelik yine cevap olarak o bürokrata Düzce’nin muazzam bir tarihsel hafızaya sahip olduğunu kendisinin Düzce’nin sadece 14 yılını tarih alanında doktora tezi olarak hazırladığını ifade ettiğini belirtti. Fatih Özçelik konuşmasının devamında sadece Üskübü pirinciyle ilgili en az 5 doktora tezinin ortaya çıkabileceğini Osmanlı arşivlerinde Üskübü pirinciyle alakalı yüzlerce belge gördüğünü söyledi. Kanuni dönemine denk gelen 1555 tarihli bir belgede Düzce’deki bütün pirinç üreticilerinin adlarının olduğunu, ne kadar ürün elde ettiklerini ve ne kadar vergi verdiklerini belirten bilgiler olduğunu söyledi. Yine Osmanlı sarayına pirincin Düzce’den gittiğini, sarayda her zaman Üskübü pirincinin tercih edildiğini belgelerden ortaya çıktığını ifade etti. Özçelik konuşmasında “Yine bu belgeden öğrendiğimize göre Üskübü’de üretilen pirinçten elde edilen vergi gelirleri Padişah hassıydı. Yani padişahın maaşı Üskübü pirincinden elde edilen vergi gelirlerinden ödeniyordu. Düşünebiliyor musunuz Kanuni’nin maaşını biz ödüyorduk” dedi.