Prof. Dr. İlhan Genç Kaleme Aldı: “Kürsüdeki Şair: Mehmet Akif”
Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç tarafından kaleme alınan “Kürsüdeki Şair: Mehmet Akif” adlı 723 sayfa kitap yayınlandı. Mehmet Akif’i kendi neslinin ideal insanı olarak tanımlayan Prof. Dr. İlhan Genç, yazdığı alanındaki çok kapsamlı kitapta Mehmet Akif Ersoy’un her yönüyle biyografisini, edebî ve fikrî kişiliğini bilimsel yöntemlerle anlattı.
Mehmet Akif’in biyografisi ile edebî ve fikrî kişiliğinin bütün olarak ele alındığı kitapta, Mehmet Akif’in ünlü ‘SAFAHAT’ adlı kitabı bağlamsal yöntemle tahlil edilerek okurun anlama ve anlamlandırmasına sunuldu. Kitapta; “şimdiki zaman”da durup “geçmiş zaman”a gidilerek ona; “gerici, mürteci, modernist”, “pozitivist”, “Abduh’çu”, “reformist”, “Abdülhamit karşıtı” diyenlerin bühtanda, iftirada bulunduklarına cevaplar da verildi, konular aydınlatıldı. Özellikle yeni okur kitlesinin Safahat’ı ve Akif’i okuma ve anlama çabalarına katkıda bulunuldu. Bu kitapla şâir ve düşünür Mehmet Akif’i ve Safahat’ı daha derinden ve nesnellikle yeniden anlamlandırma imkânı doğdu. TBMM kararıyla Kur’an’ın Türkçe Mealini yazması için görevlendirilme süreç ve mealin akıbeti de bilgi ve belgelerle aydınlatıldı.
Prof. Dr. İlhan Genç, Mehmet Akif için; “An geldi; Osmanlı Devleti’nin yıkılmaması için 1912-1914 arasında Süleymaniye Kürsüsünde ve Fatih Kürsüsünde eserlerinde birlik ve beraberliğe, bilime, uygarlığa, geri kalmışlığı yenmeye ve çalışmaya en çok vurguyu o yaptı, Japonya kalkınmasını örnek gösterdi, tefrikaya zerre kadar taviz vermedi. An geldi; milletini yeniden diriltmek için söylemleriyle Âsım’ın neslinin kahramanlığını “Şu boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi…” diyerek Çanakkale Destanı’yla o anlattı. 1918 Mondros Mütarekesi ile her şey işgal altına alınınca, mandacılık halka çare gösterildi bazı aydınlarca… O ise çağrı alınca hiç tereddüt etmeden Balıkesir’e gitti, Zağanos Paşa Camii’nde kürsüye çıktı korkusuzca... Millî Mücadele’nin ateşini alevlendirdi heyecanla... Halkın ayağa kaldırılması gerekiyordu, Ankara’ya gelmesi için 1920 yılında Mustafa Kemal Paşa’dan çağrı alınca tereddüt göstermedi ve Ankara’ya gelerek bu defa Hacı Bayram Camii’nde kürsüye çıktı. Burdur Mebusu olarak TBMM adına Kastamonu’ya gönderilince, orada Nasrullah Camii kürsüsüne çıktı, Sevr’in stratejisini halka o anlattı. “Asım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek / İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek” dediği ideal kahramanı Âsım’ı -medeniyet projesinde- Berlin’e göndermek için Avrupa’yı model almaktan çekinmedi. Mütareke ile başsız kalan milletinin ayağa kalkışını ve emperyalizme karşı duruşunu TBMM kürsüsünde İstiklâl Marşı ile o haykırdı.” ifadeleriyle onun önemine dikkat çekti. O nedenle Mehmet Akif’in,
“Oku, şâyet sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.”
mısralarıyla Safahat’ının okunmasına alçakgönüllülükle imada bulunduğu bütün bu süreç, ayrıntılarıyla kitapta yer aldı.