Bazı insanlar neden sürekli şikayet eder ?
Bazı insanlar neden sürekli şikayet eder ?
Aile Danışmanı Ebru Özkul, bazı insanların her şeyden şikayet ettiğini ve kendini haklı çıkarma gayretiyle birlikte sürekli sorumluluklardan kaçtığını söyledi.
Şikayet eden sorumluluktan kaçıyor demektir
Şikayet etme harekete geç!
Bazı insanların havanın sıcaklığından, yolun kalabalığından,
pahalılıktan, her şeyden şikayet ettiğini belirten Aile Danışmanı
Ebru Özer Özkul, şikayet etmenin sorumluluktan kaçmak anlamına
geldiğini söyledi. Özkul, bir şeyden şikayet edip kurtarıcı
beklemenin sağlıklı bir yaklaşım olmadığını ifade etti.
Aile Danışmanı Ebru Özkul, bazı insanların her şeyden şikayet ettiğini
ve kendini haklı çıkarma gayretiyle birlikte sürekli sorumluluk
almaktan kaçtığını ifade etti. Şikayet etmede kendini haklı çıkarma
gibi bir haz duygusu olduğunu kaydeden Özkul, “Havanın
sıcaklığından, yolların kalabalığından, ekonomik durumdan her
şeyden şikayet olabiliyor. Şikayet eden şunu demek istiyor: ‘Ben
sorumluluk sahibi değilim. Bunun sorumlusu başkaları’
Şikayetlenmede topu başkalarına atıp kendini haklı çıkarma gibi bir
haz duygusu var” diye konuştu.
Aile Danışmanı Ebru Özer Özkul, çok şikayet eden insanlarla ilgili şu
bilgileri verdi:
Şikayet etmek bir baş etme yöntemi
“Her şeyden şikayet eden insanlar bunu bir baş etme yöntemi olarak
sık sık kullanıyorlar. Bir şeyi ne kadar sık yaparsanız, ne kadar çok
düşünürseniz otomatik yapma olasılığınız çoğalır. Bir süre sonra bu
davranış şekli kişiyle bütünleşiyor. Bir davranış çok fazla yapıldığında
kişiyi ona doğru çeken bir sistem ve bu sistemden beslenen bir
mekanizma var.
Şikayeti alışkanlık haline getirenleri sürekli; ‘burada bir yanlış yok mu?
Ben haksız mıyım?’ gibi söylemlerde bulunuyorlar. Şikayet ediyor ama
sorumluluk almıyorlar. Şikayet ettikleri şeyi sahiplenmiyor, sadece bir
yanlışlığı, bir eksikliği ortaya koyuyorlar. Şikayet etmek çözüme
yönelik bir şey değil. Kişi şikayet etmekle üzerine düşeni yaptığını
düşünerek o sorumluluktan da sıyırmış oluyor. Riske girmemiş, karar
almamış, sorumluluktan da kurtulmuş oluyor.
Şikayet eden aslında haksız değil
Şikayet eden kişi aslında haksız değil. Hatta genellikle doğru tespitler
yapıyor, bir sorunu ortaya koyuyor. Fakat çözüme yönelik bir adım
atmıyor, sorumluluktan kaçıyor. Sorunun çözümünü bir başkasından
bekliyor.
Kontrol edemediği şeyleri de şikayet ediyor. Hava çok sıcak, hava çok
soğuk gibi. Oysa evimizi arabamızı ısıtabiliriz. Kontrol edebildiği küçük
alanları yönetmek yerine kontrol edemediği alanları da şikayet ediyor.
Kurtarıcı beklemek sorunu çözmüyor
Bir yandan da şikayet etmek kurtarıcı beklemek gibi. ‘Benim dışımda
bir kötü başka bir iyi tarafından bertaraf edilirse kendimi iyi
hissedeceğim. Dışardaki kötüyü dışardaki iyi halletsin’
düşüncesindeler. Sorunu tespit etmeyi ve ortaya koymayı çok iyi
biliyorlar. Ancak sorunun çözüm noktasında kendilerine düşen
dinamiği bilmiyorlar. Topu başkalarına atarak sorumluluktan
kaçıyorlar. Kişi şikayet enerjisinde kalmaya devam ederken sorun da
yerinde duruyor. Ortada bir kısır döngü, bir çözümsüzlük var. Çözüm
üretememek ve çözümü başkalarından beklemek sorunun
çözülmesine bir katkı sağlamıyor.
Şikayet mutluluk ve başarı ile ters orantılı
Şikayetin mutluluk ve başarı ile ters orantısı var. Haklı olmayla ilgili bir
saplantı olunca kişi fırsatları ve hayatı kaçırıyor. Kişi kendi etki
alanında bir konuyla ilgili bir durumu şikayet ettiğinde onu görme
potansiyeli de olmuyor. Kendisiyle ilgili bir değişim potansiyeli de
olmuyor. Şikayet pasif kalmasına, harekete geçememesine sebep
oluyor. Hayatlarındaki fırsatları, yenilikleri şikayet modunun pasifliği
nedeniyle göremiyor. Aslında o konuda yapabileceği birçok şey
varken, pasif kalıyor. Belki de denese yapacak ve onun üstüne başka
bir şey koyacak. Şikayet yeniliklere açık olmayı tamamen aşağıya
çekiyor.
Kişiyi zarardan kaçındırıyor ama gelişimini de engelliyor. Zarar
görmemek için hep savunma pozisyonunda. olduğunuzda
kazanamazsınız. Dolayısıyla şikayet enerjisi; kişinin yaşam düzeyine,
kişiliğine, hayatına da olumsuz etki ediyor.
Şikayet eden insanlarda umut diye bir şey yok. Şikayet onu o kadar
dolduruyor ki umut ve iyimserlik kalmıyor ortada. Bu hayatta iyi ve
güzel şeyler de var. İyi şeyleri de görmek lazım.
Şikayette sürekli bir haklı olma çabası var
Çok şikayet edenler; haklı olma konusuna, adalet konusuna, haksızlığa
uğrama konusuna çok takılıyorlar. Başkalarının ne dediğiyle, arkadan
konuşma ile çok fazla meşguller. Sanki onlara bir mutluluk vaat
edilmiş gibi. Oysa öyle bir vaat yok. Sanki mutluluk vaadiyle gelmiş de
hayal kırıklığına uğramış psikolojisi içindeler. Bizim mutluluğu inşa
etme gibi bir sorumluluğumuz var. Eğer sorumluluğu fark etmiyorsan,
sana vaat edilen şeyin verilmemiş olması gibi bir hayal kırıklığı
yaşıyorsun.
Şikayet; her şeyin mükemmel olmadığı, her şeyin iyi ve düzgün
gitmediği, bazı kötülüklerin hataların, yanlışların, haksızlıkların da
olabildiğini kabul etmekten uzaklaştırıyor bizi.
Sürekli şikayet etmek sağlığa zarar
Şikayet etmenin negatif bir duygu yönü de var. Ne kadar negatif bir
duyguda kalırsanız, beyin o negatif duygunun içinde kaldığı zamana
göre bir direnç oluşturuyor. Stres kortizon hormonlarınız aktive
edilmeye başlıyor. Şikayet bir süre sonra kendimize zarar vermeye
başlıyor. Beden stres hormonunu bir noktaya kadar tolore ediyor ama
stres sürekli olduğunda artık baş edemez duruma geliyor. Bağışıklık
sisteminde sıkıntı yaratmaya başlıyor.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.