BBC Televizyonu Nisan Ay' ı başında yayımladığı bir haber ile Birmingham ve Merseyde başlayan sokak eylemleri sonucu en az üç baz istasyonunun ateşe verildiğini duyurdu dünyaya. Aynı tarihlerde Vodafone sözcüsü 4 Nisan' da İngiliz The Verge' e aktardığı bilgide son 24 saatte Vodafone' a ait en az dört baz istasyonunun tahrip edildiğini bildirmekteydi. Peki ne oldu da veya nasıl bir motivasyon ile İngilizler bütün dünya salgın tehdidi altındayken baz istasyonlarının peşine düştüler? İşin temelinde yatan iddia 5G teknolojisinin korona virüs pandemisinin bir numaralı faili olduğuna yönelikti. Haber ilk önce İngilizlerin tabldot gazetesi dedikleri bir mecmuada yayımlandı. Tabldot gazetelerini Türkiye’ deki fısıltı gazetesinin basılı hali olarak düşünebilirsiniz. Ve arkasından Facebook ve Next Door' da çığ gibi büyüdü iddia. Ve halk işi fiber optik kablo döşeyen işçileri taciz etmeye kadar ilerletti. Durumun ciddiyetini anlayabilmek amacıyla Vodafone İngiltere CEO' su Nick Jeffery' nin durumu bir ulusal güvenlik krizi olarak tanımlamasına kulak vermek yeterli sanırım. Yapılan kundaklama eylemleri sonucu Bringham' daki internet erişimi önemli engellere uğradı. Çünkü direkler 2G 3G ve 4G hizmeti de vermekteydi. Yaşanan sorunu Ulusal Sağlık Hizmetleri direktörü Stephen Povis günlük korona virüs bilgilendirme toplantısında ele aldı ve kundaklama eylemleri sonucu oluşan kesintilerin salgınla alakalı süreci yönetmek konusunda kendilerine ciddi zafiyetler yaşattığını söyledi. Bir dip not olarak İngiltere’ de devlet yaklaşımında mobil ağlar kritik ulusal alt yapılar arasında sınıflandırılır.
Bu iddiaların ilki 5 G teknolojisinin insanların bağışıklık sistemini baskıladığı ve böylece korona virüsüne daha hızlı yakalandığı yönünde. Hücresel mikrobiyoloji doktoru Simon Clarke BBC' ye verdiği röportajda bu iddiayı saçma olarak nitelendirir. Her şeyden evvel bu iddiaların arkasında bir araştırma bulunmamakta. İşin araştırmaya dayanan kısmı bu sinyallerin bağışıklık sistemi üzerinde bir etkisi olabilmesinin ancak vücudu ısıtabilmesi ile mümkün olduğunu göstermekte. Böyle bir durum ise söz konusu değil. İkinci iddia ise 5 G' nin; 4G ve 3G' ye göre daha yoğun radyo dalgası kullandığı için virüsün bu dalgaları kendine bir araç yaparak daha hızlı bir şekilde yayıldığı. Buna gösterilen delil ise virüs salgınının 5G teknolojisini ilk kullanan şehirlerden Wuhan' da başlaması. İşin gerçeği ise virüsün yayılabilmesi için kalabalık ortamlara ihtiyaç duyuyor olması. Virüsün gen diziliminden öğrendiğimiz ilk önce hayvandan insana geçtiği ve artık insanlar arası transfer olduğu yönünde. Dolayısıyla Wuhan gibi nüfus yoğunluğunun dünya ortalamasının çok üzerinde olduğu bir şehirde virüs radyo dalgasına ihtiyaç duymayacaktır. Bu teorinin bir başka açmazı 5G' nin henüz kullanıma geçmediği Japonya ve İran gibi ülkelerde de salgının şiddetli seyretmesi. Aynı şekilde İngiltere' de saldırıya uğrayan istasyonların bir kısmı henüz 5G yayınına başlamamıştı. Bristol Üniversitesi' nde Pediatri profosörü olan Adam Finn BBC Televizyonu' na verdiği demeçte virüsün 5G vasıtasıyla yayılmasının imkansız olduğunu söylemekte. Ve virüs ve elektromanyetik dalga ilişkisini tebeşirden peynir yapmaya benzetmektedir.
Fakat bütün bunlara rağmen Facebook gruplarında veya sosyal medya mecralarında insanlar haberi hızlı bir şekilde yaymakta ve baz istasyonlarının kundaklanması yönünde çağrılar yinelenmektedir. Grupların biri kapatılırken yerine 3 veya dört tane yenisi açılmakta her dönemde olduğu gibi kirli bilgi doğru haberi kovmaktadır. İşin diğer tarafına baktığınız zaman aslında birçok komplo teorisi veya yalan haberde olduğu gibi bu konunun arkasından da Rusya çıkar. Henüz bir sene öncesinde New York Times Rusya' nın 5G ile ilgili sağlık kaygılarını alevlendirmek için bir kampanya başlatmaya hazırlandığını yazmıştı. Veya Amerika' da kurulu ve Rus devlet fonları ile desteklenen bir televizyon kanalı olan RT Amerika yaklaşık olarak New York Times haberi ile aynı zamanlarda 5G sizi öldürebilir temalı bir haber yayımlamıştı. Bir sene öncesinde başlatılan kampanyalar bugün için karşılığını bulmuş gözükmekte. O kadar ki İngilizler kendi ulusal güvenlikleri ile ilgili bir alt yapıya zarar verecek kadar ileri gidiyorlar. Bütün dünyada doktor ve sağlık çalışanlarının hastalıkla canları pahasına mücadele ettiği şu zamanlarda sosyal medya çalışanları ve Telekom işçileri aynı derecede yıkıcılığa sahip ve hiçbir temele dayanmayan bir dedikodu ile mücadele etmek zorundalar. Sanırım İkinci Dünya Savaşı' ndan sonra ilk defa olarak İngiliz Halk bir durum karşısında bu kadar çaresiz durumda. Ve insanlar suçu atabilecekleri bir günah keçisi aramaktalar. Ancak maalesef bir günah keçisi yok ve bununla yüzleşmeden durum geçecek gibi de gözükmüyor.