Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Alper BAŞOĞLU
Köşe Yazarı
Alper BAŞOĞLU
 

Koyun Sürüsü Gibi Ne Demek ?

Kendi başına fikir üretemeyen dolayısıyla hayattaki kararlarını başkalarının fikirlerine veya tavsiyelerine göre alan kişilere koyun gibi deriz genellikle. Bu şekilde hareket eden topluluklara da koyun sürüsü. Çoğu zaman düşünmeden kullandığımız ve kanıksadığımız bu deyim aslında doğal dini ve siyasi kökenlere sahiptir. Çok masumane gözükmesine rağmen içerisinde tarihsel birçok kavga barındırmaktadır. Her şeyden evvel koyun insanın doğa ile mücadelesinde önemli bir yere sahiptir. Keçi ve tavuk ile beraber evcilleştirilen ilk üç hayvandan biridir. Dolayısıyla yakın bir geçmişe kadar aslında dinler tarihi olan insanoğlunun tarihinde önemli bir yer işgal eder. İncil insanoğlunun tarihinde ilk insan olan Adem ve Havva’ yı dünyaya gelmelerinin ardından Tanrı’ nın koyun derisinden yaptığı elbiselerle giydirdiğini anlatır. Veya dini referanslarda Peygamber’ lerin önemli bir kısmının çoban olduğundan bahsedilir. İncil’ de beş yüz kereden fazla bahsi geçen bu hayvan içinizden neden sürekli İncil’ den örnek verdiğimi sorgulayanlar var eminim. Yazıyı sonuna kadar teveccüh edip okur iseniz bana hak vereceğinizi umuyorum Hristiyanlık inancında önemli bir yer işgal eder. Önemi iki ana nedene dayanır. Bunlardan ilki göçebe yaşamdan yerleşik yaşama geçişin sembolü olmasıdır. İkincisi ise aynı zamanda bu yazınında ana mihenk noktası olması itibari ile İncil’ de kul olan insanların koyun olarak tanımlanmasıdır. İsa Peygamber ise Tanrı’ nın ete kemiğe bürünmüş hali olarak bu koyun sürüsünün çobanıdır.     İncil’ deki bu benzetmenin dayanağını açıklamak gerekir ise; koyunlar savunma mekanizması olmayan birkaç hayvandan birisidir. Koyunun kurt saldırılarına karşı çoban olmaksızın korumasız olması gibi insanoğlu da inancı İsa Peygamberi’ de çoban olarak düşünebiliriz olmaksızın şeytana karşı korumasızdır. Batı sinemasında ki kurt adam temasının kökeni buradan kaynaklanmaktadır. Atilla Han kurt sembolleri ile Batı kavimleri üzerine yürüdüğünde dönem insanlarının akıllarından geçenleri bu bilgiler ışığında kolaylıkla tahmin edebilirsiniz Ancak şurasının yanlış anlaşılmaması gerekir. Koyun benzetmesi ile anlatılmaya çalışılan körlük veya avanaklık değildir. Bu benzetme ile hayatımız boyunca birinin veya bir şeyin karşımıza çıkacak zorluklarda bize rehberlik etmesine ve orada bulunmasına olan ihtiyacımızı anlatır. Çoban ve koyun arasında ki ilişki katıksız aşkın ve sadakatin bir sınavıdır. Yani buradaki Tanrı’ ya olan koşulsuz imandır. Tarih belleğimizi biraz zorlayacak olursak Orta Çağ’ da Hristiyanlık inanışının daha doğru bir deyişle aslında Kilise’ nin verdiği kötü sınavı hatırlayabiliriz. Bu yazının kapsamı dışında olsa da   cadı avları engizisyon mahkemeleri ve dönem Avrupa’ sının sahip olduğu skolastik düşünce ben henüz bir şey yazmadan gözünüzün önüne gelecektir. Buna karşılık coğrafi keşifler bilimsel gelişmeler ve sonrasında gelen Reform ve Rönesans hareketleri Avrupa’ da bir aydınlanma çağı açar. Skolastik düşünce yerini bilimsel düşünceye felsefi arka planda pozitivizm ve determinizme bırakır. Sanatçılar bilim adamları aydınlar ve halk Kilise’ ye karşı başkaldırarak ‘’biz koyun değiliz hakları olan bireyleriz’’ der. İşte bugün sorgulamayan insanlar için kullandığımız koyun gibi olmak veya sorgulamayan toplumların koyun sürüsü olarak değerlendirilmesi yukarıda anlattığım sürecin bir uzantısıdır. Konunun edebiyattaki yansımalarıyla ilgili bilgi almak amacıyla aşağıda linki olan youtube kanalımı takip edebilirsiniz. Aydınlık günlerde görüşmek üzere… Youtube          : Literary Voice https: www.youtube.com channel UCfD3GneTfcS23YAQdy4GfJA?view_as subscriber Instagram        : literaryvoice
Ekleme Tarihi: 14 Ocak 2020 - Salı

Koyun Sürüsü Gibi Ne Demek ?

Kendi başına fikir üretemeyen dolayısıyla hayattaki kararlarını başkalarının fikirlerine veya tavsiyelerine göre alan kişilere koyun gibi deriz genellikle. Bu şekilde hareket eden topluluklara da koyun sürüsü. Çoğu zaman düşünmeden kullandığımız ve kanıksadığımız bu deyim aslında doğal dini ve siyasi kökenlere sahiptir. Çok masumane gözükmesine rağmen içerisinde tarihsel birçok kavga barındırmaktadır. Her şeyden evvel koyun insanın doğa ile mücadelesinde önemli bir yere sahiptir. Keçi ve tavuk ile beraber evcilleştirilen ilk üç hayvandan biridir. Dolayısıyla yakın bir geçmişe kadar aslında dinler tarihi olan insanoğlunun tarihinde önemli bir yer işgal eder. İncil insanoğlunun tarihinde ilk insan olan Adem ve Havva’ yı dünyaya gelmelerinin ardından Tanrı’ nın koyun derisinden yaptığı elbiselerle giydirdiğini anlatır. Veya dini referanslarda Peygamber’ lerin önemli bir kısmının çoban olduğundan bahsedilir. İncil’ de beş yüz kereden fazla bahsi geçen bu hayvan içinizden neden sürekli İncil’ den örnek verdiğimi sorgulayanlar var eminim. Yazıyı sonuna kadar teveccüh edip okur iseniz bana hak vereceğinizi umuyorum Hristiyanlık inancında önemli bir yer işgal eder. Önemi iki ana nedene dayanır. Bunlardan ilki göçebe yaşamdan yerleşik yaşama geçişin sembolü olmasıdır. İkincisi ise aynı zamanda bu yazınında ana mihenk noktası olması itibari ile İncil’ de kul olan insanların koyun olarak tanımlanmasıdır. İsa Peygamber ise Tanrı’ nın ete kemiğe bürünmüş hali olarak bu koyun sürüsünün çobanıdır.     İncil’ deki bu benzetmenin dayanağını açıklamak gerekir ise; koyunlar savunma mekanizması olmayan birkaç hayvandan birisidir. Koyunun kurt saldırılarına karşı çoban olmaksızın korumasız olması gibi insanoğlu da inancı İsa Peygamberi’ de çoban olarak düşünebiliriz olmaksızın şeytana karşı korumasızdır. Batı sinemasında ki kurt adam temasının kökeni buradan kaynaklanmaktadır. Atilla Han kurt sembolleri ile Batı kavimleri üzerine yürüdüğünde dönem insanlarının akıllarından geçenleri bu bilgiler ışığında kolaylıkla tahmin edebilirsiniz Ancak şurasının yanlış anlaşılmaması gerekir. Koyun benzetmesi ile anlatılmaya çalışılan körlük veya avanaklık değildir. Bu benzetme ile hayatımız boyunca birinin veya bir şeyin karşımıza çıkacak zorluklarda bize rehberlik etmesine ve orada bulunmasına olan ihtiyacımızı anlatır. Çoban ve koyun arasında ki ilişki katıksız aşkın ve sadakatin bir sınavıdır. Yani buradaki Tanrı’ ya olan koşulsuz imandır. Tarih belleğimizi biraz zorlayacak olursak Orta Çağ’ da Hristiyanlık inanışının daha doğru bir deyişle aslında Kilise’ nin verdiği kötü sınavı hatırlayabiliriz. Bu yazının kapsamı dışında olsa da   cadı avları engizisyon mahkemeleri ve dönem Avrupa’ sının sahip olduğu skolastik düşünce ben henüz bir şey yazmadan gözünüzün önüne gelecektir. Buna karşılık coğrafi keşifler bilimsel gelişmeler ve sonrasında gelen Reform ve Rönesans hareketleri Avrupa’ da bir aydınlanma çağı açar. Skolastik düşünce yerini bilimsel düşünceye felsefi arka planda pozitivizm ve determinizme bırakır. Sanatçılar bilim adamları aydınlar ve halk Kilise’ ye karşı başkaldırarak ‘’biz koyun değiliz hakları olan bireyleriz’’ der. İşte bugün sorgulamayan insanlar için kullandığımız koyun gibi olmak veya sorgulamayan toplumların koyun sürüsü olarak değerlendirilmesi yukarıda anlattığım sürecin bir uzantısıdır. Konunun edebiyattaki yansımalarıyla ilgili bilgi almak amacıyla aşağıda linki olan youtube kanalımı takip edebilirsiniz. Aydınlık günlerde görüşmek üzere… Youtube          : Literary Voice https: www.youtube.com channel UCfD3GneTfcS23YAQdy4GfJA?view_as subscriber Instagram        : literaryvoice

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcemeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.