Üst yönetimden, il başkanlarına, belediye başkanlarına kadar Ulusal bayramlara katılmıyorlar. Ulusal bayramların statlarda kutlanması yasaklandı. Cumhuriyet’in kurucularına ‘iki ayyaş’ dediler. Bir garnizon komutanı 30 Ağustos’ta zafer bayramı pastasını AKP marşıyla kesti. Açılım süreci dediler, valiliklerden, başkanlıklardan vs T.C. kaldırdılar. Stadyumlardan kaldırdılar. Andımızı yasakladılar. Saray sofrasında bilim/kültür insanları (!) ağırlandı. ‘10 Kasım’da saat 09’u 5 geçe kenefe diyen’ fesli kadir’in elini öptüler. ‘Fatiha yerine korna ile anılan tek kişisin’ , Mustafa Kemal Türk değil ki, Atatürk olsun” diyenlere itibar ettiler. ‘Mustafa Kemal’i beğeniyorsan, namaz kılsan da kafir olursun, oruç tutsan da kafir olursun, hacca gitsen de kafir olursun,’ dediler. Cumhuriyet mitingine katılan ve 19 Mayıs’ta öğrencilerine Atatürk tişörtü giydiren öğretmen, suçlu bulundu, cezalandırıldı, maaşı kesildi. Suudi Arabistan Kralı, takvimde başka gün yokmuş gibi, tam 10 Kasım’da Ankara’ya geldi, Anıtkabir’e gitmeyi reddetti. *** Anayasal kurallara hukukçuların değil, ilahiyatçıların karar vermesi gerektiği söylendi. *** Yüz yıl önce saraydan alınan halk’a verilen egemenlik, bizzat halk eliyle saray’a geri verildi. Yüz yıl önce akıl, bilim, kültür, sanat, hukuk, emek, sevgi saygı, hoşgörü temelleri üstüne inşa edilen rejim; zevksizlik, sakilik, kabalık, görgüsüzlük, arsızlıktan ibaret, sosyolojik enkaza döndü. Yüz yıl önce yabancılardan alınarak millileştirilen madenlerimiz, limanlarımız, fabrikalarımız, enerji işletmelerimiz babalar gibi satılarak sebil gibi dağıtıldı. Yüz yıl önce yabancılara toprak satışı durdurulmuşken, yüz yıl sonra Arap emlâkçılar memleketimizi pazarlar hale geldi. Parayı bastırana tapusuyla beraber vatandaşlık veriliyor. *** Ne yazık ki Cumhuriyet içeriden işgal edildi!