Seçim meydanlarına indi, halktan oy isteyecek. Bunun için belki nazik olacak.
Ama değil. Hiç yüzü kızarmadan, üstelik konuştuğu yerde çoluk-çocuk varken, ‘nah’ işaretini yaptı.
Bir diğeri çıktı, tehdit etti.
***
Cibilliyetsiz, sicili bozuk, kanalizasyon çukuru, çöplük, pislik, bahtsız bedevi, müptezel, azgın azınlık, ulan, zillet, alçak, aşağılık, Nebbaş ve daha niceleri… Bunlar hep sizden duyduğumuz sözler.
Siyasi hitap olarak bu tür sözler sarf edilirse, bu kişileri rol model olarak görenlerin diğer kesimlere karşı ‘kin’ duymaması mümkün değildir.
Sokakta işitildiğinde bile insani ürpertecek bu söylemlerin, 7’den 70’e herkesin, evinde, minicik çocuklarından, dedelere, nineleri kadar hepsinin bir arada olduğu bir ortamda, üstelik koca koca devlet adamlarından, ülkeye ideal yönetimi vaat eden siyasetçilerden işitmeleri nasıl bir duygu oluşturuyordur acaba? Ve siz, bu sözcükleri çocuklarınıza nasıl izah ediyorsunuz? Bunu söyleyen bir devlet adamı, siyasetçi olarak ağzınızdan çıkan bu sözcükleri torunlarınız size ‘ dede sen ne demek istedin?’ diye sorduğunda, ne söylüyorsunuz acaba?
***
Farklı yaşam tarzları, farklı inançlar, farklı anlayışlar, farklı mezheplere dayanarak; tayt giyen kızların bacak arasına bakınca şehvet duyuyorum” diyen öğretmen, “kızlı erkekli halk oyunları zinadır” diyen okul müdürü, “dekolte giyen kadınlar tecavüzü göze almalı” diyen profesör, “eşinin dans etmesine izin veren erkek deyyustur” diyen müftü “sokakta dolaşan hamileler terbiyesiz” diyen tasavvuf adamı olursa, bu görüşte olanların, diğer kesimlere karşı ‘kin’ duymaması mümkün değildir.