Herhangi bir kamu kuruluşunda, belediyelerde çalışanlar, bu işe Ak partili hüviyeti ile sahip olanlar, bilumum ihalelerle iş’lerini yürütenler, mevcut yasal ve yasadışı işlerini Ak parti ile kolaylaştıran, çeşitli imtiyazlar ile yolunu bulanlar bu mektubun muhatabı değillerdir. Çünkü onlar her devrin insanıdırlar. Parti kimlikleri ile işleri yoktur.
Sözüm; yaşam tarzlarında ve hizmetlerinde insanı odağına alan ortak akıl, ortak vicdan, ortak sağduyu, kısaca insanlık değerlerimize bağlı olan Ak partililerdir.
Sözüm; bir nedenle Ak parti politikalarını benimsemiş ancak olan bitenden memnun olmayan, insani değerlerini yitirmemiş olanlaradır.
Sözüm; demokrasinin kendileri için de çocukları için de ölümlü bir tek adamın iki dudağı arasından çıkacak sözlerden daha gerekli olduğuna inananlaradır.
***
Bu memleket, ‘talimatlarla’, ‘kıvrak zekânın’ fırıldakları arasına sıkıştı, kaldı. Yoksulluklarla dalga geçen/umursayan, yolsuzluklarla servetlerini büyüten, hırsızlıklarla övünen, ayrımcılıktan/ötekileştirmeden nemalanan ‘kıvrak zekâlılardan’ olmadığını ve onları tasvip etmediğini biliyorum.
Bu sistem ve bu insanlar yüzünden, ülkenin tüm kaynakları satıldı. Milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşama mahkûm edildi. Genç işsizlik yüzde 30’lara dayandı. Hayat pahalılığı yükseldi. Barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlar karşılanamaz hale gelirken, yoksullaşan halk, eğitim ve sağlık ulaşamaz hale geldi.
Yoksulun kaybettiği, zengin ve yandaşın kazandığı 21 yıllık Ak parti iktidarı, birçok alandaki talanı gözler önüne serdi. Bu dönemde ortaya çıkan ‘yandaş sermaye’nin yükselişi ise dikkatlerden kaçmadı. Yandaşa devletin tüm imkânları seferber edilerek ‘ihale fırsatları’ sunuldu. Ak partinin iktidara geldiği günden beri büyüyen şirketlerin başındaki isimlerin ortak özellikleri Ak partiye yakın olmaları oldu.
Bu sistem yüzünden, damatlar ve aile yakınları kurumlara hâkim oldu. Son dönemlerde özellikle sağlık sorunlarının artmasıyla birlikte ailenin rolü çok fazlalaştı. Ekonomi model başta olmak üzere, hayatımızı etkileyen her türlü karar bilim dayanaktan yoksun. İçinde bulunduğumuz krizlerin temelinde de bu var.
***
Toplumların yanlış tercihlerinin arkasında ekonomik, politik, sosyolojik zorluklar çok önemli rol oynayabiliyor.
Demokrasi kendini korumak zorunda. Demokrasi, kendine ait özgürlükçü değerleri savunabilen bir yapıyı yaratmalı, geliştirmeli ama aynı zamanda korumalıdır. Bunun yolu, devlet kurumlarının her koşulda demokrasiye bağlı ilkelerle ayakta kalabilmesinin sağlanmasıdır.
***
Vicdanının sesini dinlediğinde senin de tercihinin, nihayetinde kişilere bağlı olmaksızın TEK ADAM rejiminden değil de DEMOKRASİDEN yana olacağına eminim.