İsrail’in Gazze’de Filistin’lilere karşı saldırısı, katliamı kabul edilemez. Bunun, bırakın uluslararası hukuk kurallarının çiğnenmesini; insanlık nezdinde asla yeri yoktur.
Bunun içindir ki, İsrail kınanıyor, tepki gösteriliyor.
Türkiye’de vatandaşlarımız protesto gösterilerinde bulunuyor.
***
Tam bunlar olurken, Tayyip Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan'ın şirketinin İsrail limanından yükleme yaptığı iddiası ortalığı karıştırdı.
Henüz bunun şokunu atlatamamışken, bu kez Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamaları gündeme bomba gibi düştü: Hakan Fidan, İsrail ilişkilerin Filistin davasına zarar vermediğini öne çıkardı ve ‘İsrail'le 74 yıllık bir geçmişi bulunan ilişkilerimiz hiçbir zaman Filistin'in haklı davası hilafına yürütülmemiştir. İsrail'in Gazze'ye yönelik ayrım gözetmeksizin, barbarca yürüttüğü saldırılar karşısında, uluslararası ilişkilerde diplomatik tepkilerin başında gelen, Büyükelçimizin istişareler için merkeze çağrılması yoluna gidilmiştir. Diğer yandan, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin İsrail'in saldırılarını durdurmada kifayetsiz kaldığı bir ortamda, İsrail üzerinde gerekli baskıyı oluşturmak amacıyla yoğun bir temas trafiği yürütmekteyiz."
***
Gelin şimdi sizi 2010 yılının Mayıs ayına götüreyim.
Mavi Marmara baskını.
İsrail komandoları abluka altındaki Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara feribotuna baskın yaptı ve 9 vatandaşımızı öldürdü.
Feribotta, 32 ülkeden 663 kişi vardı, sadece Türkler öldürüldü. Alman vardı, İsveçli, İrlandalı, Yunan, İngiliz vardı, sadece Türkler öldürüldü.
Mavi Marmara Türk bandıralıydı. İstanbul’dan Türk bandırasıyla yola çıkmıştı. Antalya limanına Türk bandırasıyla kayıt yapılmıştı.
Ne var ki, baskına uğradığında Komor bandıralıydı.
Bandırayı değiştirmişlerdi. Değişmeseydi, uluslararası hukuk gereği savaş sebebiydi. Bandıra değiştirince Türkiye devletinin sorumluluğu ortadan kalkmıştı. Komor’da elçiliğimiz bile yoktu, İstanbul büyükşehir belediyesinin feribotu aniden elalemin gemisi oluvermişti.
Baskın sonucunda Tayyip Erdoğan ateş püskürüyordu: ‘ alçaklıktır, devlet terörüdür, bedelini mutlaka ödeyecekler’ dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül esti, gürledi: ‘ asla affetmeyeceğiz, pişman edeceğiz’ dedi.
Cenazeler İstanbul’a getirildi.
Türkiye’de müftü yokmuş gibi Şam müftüsü getirildi. Fatih camisindeki cenaze namazını Şam müftüsü kıldırdı.
***
Aradan zaman geçti.
İsrail 20 milyon dolar verdi. Öldürdüğü insan başına 2 milyon dolar ödedi. Hükümet dava dosyasını derhal kapattı. Hatta, Tayyip Erdoğan çıktı, ‘biz zaten Filistin’e edebi, adabı içinde yardım yapıyoruz, Mavi Marmara’yla giderken bana mı sordunuz’ dedi.
***
Sizce, Hakan Fidan’ın açıklaması çok mu garip!