Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Bülent SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Bülent SERDAROĞLU
 

"Sadakat, gülü koparmak değil, koklamaktır."

"Sadakat, gülü koparmak değil, koklamaktır."  Yerelde ithal aday, yerli aday, benimki daha yerli, seninki daha ithal, onunki yarı yerli, diğerinin ki yarı ithal söylemleri ile adaylıklar sonlandı, seçim koşuşturması devam ediyor.   Partilerin kendi içlerinde sancılar yaratan adaylık sürecinde Millet ittifakının dört partisi aday çıkarmama kararı ve iyi partinin adayının da CHP logosu altında seçime dahil edilmesi ile genel bir  ittifak çalışması yapıldı.  Bu ortamda CHP'nin ve millet ittifakının 1. Sıra adayı Sayın Talih Özcan'a İthal vekil yakıştırması,  iktidarın elinde hazır tuttuğu kötü propaganda misali, özellikle CHP içerisinde bazı üyeler ve seçmenlerin ağır itirazları Sayın Talih Özcan'ın iddialı duruşunu hiç de etkilememiş gözüküyor yada kendisinin psikolojik olarak bunu çok da umursamadığını net bir şekilde hissettirip seçmene yönelmeyi tercih ettiği görülüyor.   İyi partinin adayı yani millet ittifakının ikinci sıra adayı Sayın Aslıhan Akbal Tüysüz'ün ise tüm Düzce'nin seçim perspektifinde yeni bir parıltı, yepyeni yeni bir enerji ve olumlu bir sinerji yaratmakta olduğu oy vermeyi düşünen yada düşünmeyen seçmenlerin büyük çoğunluğunda  sempati uyandıran bir söylem bütünlüğü yarattığı da bu süreçte usul usul konuşulan bir seçmen gözlemi şeklini almış durumda.  Konunun başına dönecek olursak,  Akp 1. Sıra adayı Sayın Ayşe Keşir'in ne ilk döneminde ne de sonraki dönemlerinde Yerleşik bir Düzce geçmişi olmamış olmasına rağmen ithal aday sorguları hiç bir şekilde dillendirilmemiş ve defaatlerce de seçilmiştir. Yani iktidarın adayı olduğunda sorun olmayan ithallik ve yerlilik mevzusu iş muhalefete gelince gündem yaratabilmektedir. Acaba bugünün muhalif seçmeni diğer seçmenden daha da yerlici olabilir mi? Yada çabuk sansasyona mağlup oluyor olabilir mi?  Bu yüzden bugünün muhalefetine sözüm kısa: "Sadakat, gülü koparmak değil, koklamaktır." Şahsım adına hem Talih Özcan, hem Ayşe Keşir için  hizmet etmek için belki şehrin dokusunu bilmek tabi ki önemlidir ama zaten söz konusu adaylarda dokuyu bilen zaten yaşantıları boyunca bu şehirde yaşamasalarda doku içerisinden kişilerdir. Dolayısıyla sorunların doğru tespit edilmesi ve düzeltilmesi konusunda dirayet gösterilmesi kişilerin kendi ufku ile ilişkilidir ve hizmet etme konusunda kesinlikle sorun olacak konu değildir diye düşünüyorum asıl önemli olanın seçildikten sonra Özveri ile Zamanının büyük çoğunluğunu Düzce'de ve Düzce'nin sorunları ile haşır neşir bir şekilde geçirmeleridir.  Seçilmesi durumunda denenmemiş adayların bunu gösterme hakları vardır. Ama daha önce denenmiş ve seçim sonrası çok özel durumlar hariç bir daha şehir de görülmemiş olanlar ile ilgili de seçmen o özel hafızasını sandık başında kullanacaktır. Yani hep ömrünü Düzce'de geçirmiş seçimde vekil seçilmiş şehrin zır yerlisi kişiyi seçim sonrası bir daha Düzce'de görenin olmadığıbir durumda şehir için ne işe yarayacaktır.          Ülke geneline gelecek olursak, seçim sonucunu belirleyecek en baskın ilk 5 faktörü sırasıyla;         1) Ekonomi         2) Kontrolsüz ve göçmen sorunu         3) Deprem ve deprem sonrası hasar         4) Hukuk ve Adalet düzeni          5) Dış ilişkilerde kısa zamanlı istikrarsızlık  Olarak saydığımızda, *Ekonominin durumu nedir? Bu duruma gelinmesinde hangi hamleler etkili olmuştur, bunun sorumluluğu kimdedir. Bu konu bu saatten sonra bir vaate tabi olacaksa, en son vaat verecek kişi yada kişiler kimler olmalıdır.  *Suriye, Afganistan, İran vs. gibi bölgelerden akın akın alınan kontrolsüz göç ve göçmen sorunun temel kaynağı nedir? Hangi yaklaşım sonucu çığırından çıkmış ve önü alınamaz duruma gelmiştir. Yine bu konuda bir vaat verilmesi gerektiğinde en son vaat verme sırası kimlerde olmalıdır. *Yaşanan büyük Depremin jeolojik veriler ışığında, şiddetinin ve yüksek hasarının dışında bina stoğundaki ağır ve olumsuz tablonun, çok uzun yıllardır ülkeyi yöneten ve bölgede yüzbinlerce bina da imar affını yürürlüğe sokmuş iktidarın aldığı kararların bu olumsuz sonuca etkisi ne düzeyde olmuştur. Bu konuda bir vaat verilecekse en son vaat vermesi gerekenler kimlerdir? *Ülke de son 20 yılda Hukukun ve Adaletin geldiği durum nedir? Adalet mekanizmasindaki liyakatsiz, kayırmacı, adamcı atamalar ve bunların sonucunda ortaya çıkan tablonun sorumlusu kimlerdir? Ülke içerisinde hukukun tekrar işler hâle getirilebilmesi ve Adalet mekanizmasının çalışır hâle getirilmesi konusunda bir vaat verilmesi gerekiyorsa en son vaat verecek kişiler kimler olmalıdır. *Komşularımız ve tüm dış ilişkilerdeki durum gün itibariyle nedir? Söz konusu zaman zarfında ortaya çıkan tüm olumsuz tabloların sorumlusu kimlerdir? Ve yine bu konularda bir vaat verilecekse en son vaat verme hakkı kimlerde olmalıdır.     Ez cümle 21 yıl ülkeyi tek başına ve görülmemiş yetkilerle yönetip, yürümeyen bir çok çark ve dişlisi ile yürütülmek zorunda olunan mekanizmalar değerlendirmeye alındığında onun tamiri ile ilgili söz sahibi olacak kişiler,  mekanizmayı kullanırken hasarına neden olmuş kişiler olmamalıdır. Eğer çözüm onlarda olmuş olsaydı, henüz çark ve dişliler peyder pey hasar görmek üzereyken tespiti yaparlar ve çözüm üretebilirlerdi. Oysa ki mekanizmayı kullananlar zaten bu şekilde kullanılmasının doğru olduğunu savunmuşlar ve bariz hasar vererek göz göre göre, bile bile bu şekilde kullanmışlar, tamirini zora soktukları bir tablo ortaya çıkarmışlardır. Bu nedenle kanımca vaat verme hakları yoktur, zaten iktidarın son altı aylık icraatları ve seçim vaatler metninde de görüldüğü üzere muhalefetin vaatleri birebir kopyalanarak uygulanmakta yada uygulama vaati ile seçmene sunulmaktadır.     Ama bu kez seçmen bunun farkında olduğunu yüksek olasılıkla sandıkta verdiği tepki ile gösterecektir.      Unutulmamalı ki! "Basit siyasetçi gelecek seçimi,  Devlet adamı ise gelecek kuşağı düşünür."  Bunun içindir ki!  Seçim arefesinde açılan musluklar siyasetçiliğin gereğidir. O yüzden de Mustafa Kemal ATATÜRK büyük bir Devlet adamı olmuş ve bugün bile o şartlarda atmış olduğu her adımın gelecek kuşaklar için atılmış olduğu görülmektedir. Bu ülke de geçmiş ve gelecek Asrın lideri her daim bellidir ve tektir.
Ekleme Tarihi: 14 Nisan 2023 - Cuma

"Sadakat, gülü koparmak değil, koklamaktır."

"Sadakat, gülü koparmak değil, koklamaktır."

 Yerelde ithal aday, yerli aday, benimki daha yerli, seninki daha ithal, onunki yarı yerli, diğerinin ki yarı ithal söylemleri ile adaylıklar sonlandı, seçim koşuşturması devam ediyor. 
 Partilerin kendi içlerinde sancılar yaratan adaylık sürecinde Millet ittifakının dört partisi aday çıkarmama kararı ve iyi partinin adayının da CHP logosu altında seçime dahil edilmesi ile genel bir  ittifak çalışması yapıldı.
 Bu ortamda CHP'nin ve millet ittifakının 1. Sıra adayı Sayın Talih Özcan'a İthal vekil yakıştırması,  iktidarın elinde hazır tuttuğu kötü propaganda misali, özellikle CHP içerisinde bazı üyeler ve seçmenlerin ağır itirazları Sayın Talih Özcan'ın iddialı duruşunu hiç de etkilememiş gözüküyor yada kendisinin psikolojik olarak bunu çok da umursamadığını net bir şekilde hissettirip seçmene yönelmeyi tercih ettiği görülüyor. 
 İyi partinin adayı yani millet ittifakının ikinci sıra adayı Sayın Aslıhan Akbal Tüysüz'ün ise tüm Düzce'nin seçim perspektifinde yeni bir parıltı, yepyeni yeni bir enerji ve olumlu bir sinerji yaratmakta olduğu oy vermeyi düşünen yada düşünmeyen seçmenlerin büyük çoğunluğunda  sempati uyandıran bir söylem bütünlüğü yarattığı da bu süreçte usul usul konuşulan bir seçmen gözlemi şeklini almış durumda.
 Konunun başına dönecek olursak,
 Akp 1. Sıra adayı Sayın Ayşe Keşir'in ne ilk döneminde ne de sonraki dönemlerinde Yerleşik bir Düzce geçmişi olmamış olmasına rağmen ithal aday sorguları hiç bir şekilde dillendirilmemiş ve defaatlerce de seçilmiştir. Yani iktidarın adayı olduğunda sorun olmayan ithallik ve yerlilik mevzusu iş muhalefete gelince gündem yaratabilmektedir.
Acaba bugünün muhalif seçmeni diğer seçmenden daha da yerlici olabilir mi? Yada çabuk sansasyona mağlup oluyor olabilir mi? 
Bu yüzden bugünün muhalefetine sözüm kısa: "Sadakat, gülü koparmak değil, koklamaktır."

Şahsım adına hem Talih Özcan, hem Ayşe Keşir için  hizmet etmek için belki şehrin dokusunu bilmek tabi ki önemlidir ama zaten söz konusu adaylarda dokuyu bilen zaten yaşantıları boyunca bu şehirde yaşamasalarda doku içerisinden kişilerdir. Dolayısıyla sorunların doğru tespit edilmesi ve düzeltilmesi konusunda dirayet gösterilmesi kişilerin kendi ufku ile ilişkilidir ve hizmet etme konusunda kesinlikle sorun olacak konu değildir diye düşünüyorum asıl önemli olanın seçildikten sonra Özveri ile Zamanının büyük çoğunluğunu Düzce'de ve Düzce'nin sorunları ile haşır neşir bir şekilde geçirmeleridir. 
Seçilmesi durumunda denenmemiş adayların bunu gösterme hakları vardır. Ama daha önce denenmiş ve seçim sonrası çok özel durumlar hariç bir daha şehir de görülmemiş olanlar ile ilgili de seçmen o özel hafızasını sandık başında kullanacaktır. Yani hep ömrünü Düzce'de geçirmiş seçimde vekil seçilmiş şehrin zır yerlisi kişiyi seçim sonrası bir daha Düzce'de görenin olmadığıbir durumda şehir için ne işe yarayacaktır. 

        Ülke geneline gelecek olursak, seçim sonucunu belirleyecek en baskın ilk 5 faktörü sırasıyla;
        1) Ekonomi
        2) Kontrolsüz ve göçmen sorunu
        3) Deprem ve deprem sonrası hasar
        4) Hukuk ve Adalet düzeni 
        5) Dış ilişkilerde kısa zamanlı istikrarsızlık 

Olarak saydığımızda,
*Ekonominin durumu nedir?
Bu duruma gelinmesinde hangi hamleler etkili olmuştur, bunun sorumluluğu kimdedir.
Bu konu bu saatten sonra bir vaate tabi olacaksa, en son vaat verecek kişi yada kişiler kimler olmalıdır. 
*Suriye, Afganistan, İran vs. gibi bölgelerden akın akın alınan kontrolsüz göç ve göçmen sorunun temel kaynağı nedir? Hangi yaklaşım sonucu çığırından çıkmış ve önü alınamaz duruma gelmiştir. Yine bu konuda bir vaat verilmesi gerektiğinde en son vaat verme sırası kimlerde olmalıdır.
*Yaşanan büyük Depremin jeolojik veriler ışığında, şiddetinin ve yüksek hasarının dışında bina stoğundaki ağır ve olumsuz tablonun, çok uzun yıllardır ülkeyi yöneten ve bölgede yüzbinlerce bina da imar affını yürürlüğe sokmuş iktidarın aldığı kararların bu olumsuz sonuca etkisi ne düzeyde olmuştur. Bu konuda bir vaat verilecekse en son vaat vermesi gerekenler kimlerdir?
*Ülke de son 20 yılda Hukukun ve Adaletin geldiği durum nedir? Adalet mekanizmasindaki liyakatsiz, kayırmacı, adamcı atamalar ve bunların sonucunda ortaya çıkan tablonun sorumlusu kimlerdir? Ülke içerisinde hukukun tekrar işler hâle getirilebilmesi ve Adalet mekanizmasının çalışır hâle getirilmesi konusunda bir vaat verilmesi gerekiyorsa en son vaat verecek kişiler kimler olmalıdır.
*Komşularımız ve tüm dış ilişkilerdeki durum gün itibariyle nedir? Söz konusu zaman zarfında ortaya çıkan tüm olumsuz tabloların sorumlusu kimlerdir? Ve yine bu konularda bir vaat verilecekse en son vaat verme hakkı kimlerde olmalıdır.

    Ez cümle 21 yıl ülkeyi tek başına ve görülmemiş yetkilerle yönetip, yürümeyen bir çok çark ve dişlisi ile yürütülmek zorunda olunan mekanizmalar değerlendirmeye alındığında onun tamiri ile ilgili söz sahibi olacak kişiler,  mekanizmayı kullanırken hasarına neden olmuş kişiler olmamalıdır. Eğer çözüm onlarda olmuş olsaydı, henüz çark ve dişliler peyder pey hasar görmek üzereyken tespiti yaparlar ve çözüm üretebilirlerdi. Oysa ki mekanizmayı kullananlar zaten bu şekilde kullanılmasının doğru olduğunu savunmuşlar ve bariz hasar vererek göz göre göre, bile bile bu şekilde kullanmışlar, tamirini zora soktukları bir tablo ortaya çıkarmışlardır. Bu nedenle kanımca vaat verme hakları yoktur, zaten iktidarın son altı aylık icraatları ve seçim vaatler metninde de görüldüğü üzere muhalefetin vaatleri birebir kopyalanarak uygulanmakta yada uygulama vaati ile seçmene sunulmaktadır.
    Ama bu kez seçmen bunun farkında olduğunu yüksek olasılıkla sandıkta verdiği tepki ile gösterecektir. 
    Unutulmamalı ki!
"Basit siyasetçi gelecek seçimi,  Devlet adamı ise gelecek kuşağı düşünür." 
Bunun içindir ki! 
Seçim arefesinde açılan musluklar siyasetçiliğin gereğidir.

O yüzden de Mustafa Kemal ATATÜRK büyük bir Devlet adamı olmuş ve bugün bile o şartlarda atmış olduğu her adımın gelecek kuşaklar için atılmış olduğu görülmektedir. Bu ülke de geçmiş ve gelecek Asrın lideri her daim bellidir ve tektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcemeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.