15 Mayıs gününden sonra daha fazla kaybetmemek için, 14 mayıs günü doğru ittifakı seçmeliyiz.
Kim bu doğru ittifak diye soracak olursanız, bende size yanlış soru der...
Daha önce sormanız gerekenin "DAHA FAZLA KAYBETMEMEK İÇİN" cümlesinin açılımı olmalıydı derim. O zaman şimdi de doğru soruyu sorduğunuzu düşünerek, "DAHA FAZLA KAYBETMEMEK İÇİN" i açıyorum.
Bizler hayatın bir parçası olan hırslarımız, ekonomik düzenin gerekliliği işlerimiz, mutluluğun temeli ailelerimiz ile meşgulken;
Birgün baktık ki!
Darbe yapacaklardı dedikleri,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin onurlu bir çok Generali ve Subayı, Balyoz ve Ergenekon gibi manidar, sükseli ve Tarihi zora sokacak tanımlara sokulmuş isimler verilen operasyonlarla, yıllarca mahkum edilip, bir çoğunun hayatının yitip gitmesini oturup seyreder olduk.
O günlerden arta kalan üç şey vardı.
Biri "SİLİVRİ SOĞUK"
Diğeri elinde Plastik pis su gideri için kullanılan borudan farkı kalmamış boş "M72 LAW" silahı ile açıklama yaparken "26 AY" içeride yatacağını bilmeyen "
26. Genelkurmay başkanı" ve tabiri yerinde ise tam anlamı ile Lağv edilmiş, bir üst rütbeye atanacak Subayı kalmamış neredeyse tamamı kaybedilmiş, sonradan anlaşıldığı üzere "FETÖ KADROLARINA" iyice yer açılmış, Türk Silahlı Kuvvetleri kalmıştı.
Yine bizler hayatı aynı meşgaleler ile yaşarken bir gün yine gördük ki! Kamu kurumlarının tabelalarında "T.C" (TÜRKİYE CUMHURİYETİ) yok. Sadece kahvehanelerde bu konu hakkında basitçe tartıştık durduk, oysa ki zamanında o tabelaların başına
O "T.C" leri yazmak hiç de kolay olmamıştı.
Yine bir gün gördük ki!
Çocukluğumuzun ilk ezberi "ANDIMIZ" ı kaybetmişiz. Bizse başladık o dörtlükler ırkçı mıydı? degil miydi? Arkasından 1-2 ay sadece onu tartıştık, sonra bir kaçımızın zihninde kaldı, çoğumuz unuttuk gitti.
Yine günlerden birinde gördük ki! Zaten iyi olmadığını düşündüğümüz "EĞİTİM" tamamen gitti. Tohumdan fidana dönmek üzere olan çocuklarımızı, gençlerimizi kaybettik. Ama hiç birimiz farkına bile varmadık, varsak bile düzene yenildik gitti.
Bir gün yine gördük ki!
"DİN" işlerinin ayrı, "DEVLET" işlerinin ayrı olduğu "LAİK" Ülkeyi kaybetmişiz. İyi yada kötü her yer "TARİKAT" her yer "CEMAAT" Kamu kurumları farklı farklı Tarikat ve Cemaat mensubu ile dolu. Hatta herhangi bir Tarikatın ve Cemaatin mensubu değilsen, sen bu dünyadan bile değilsin. Herkes normal sen anormalsin bile oldu.
Günlerden bir gün gördük ki!
"CUMHURIYET"i kaybetmişiz, artık ismi bize başka söylenmiş ama biz neredeyse "OTOKRASİ" ile yönetilmeye başlanmışız.
Tepkimiz ise sadece hele bir görelim oldu.
Bir gün yine gördük ki!
Her şeyi ile desteklediğimiz ve tam bir "MÜTEAHHİT CENNETİ" haline getirdiğimiz ve Oy uğruna "İMAR AFFI" ile kurtardığımız betonları, onbinlerce insanımızın çığlıkları eşliğinde kaybettik. Ve durduk bir birimize baktık sadece "KADER" dedik, o müteahhitler de bize baktı ve "MUKADDERAT" dediler.
Ve bir gün tekrar gördük ki!
Medar-ı iftiharımız, ilkokulda başkanı seçilebilmek için yarıştığımız kulisler yaptığımız o güzelim ulu çınar "KIZILAY"ı kaybetmişiz.
Ve size bir şey söyleyeyim mi dostlar, asrın afetinden sonra Fiziksel, maddi ve manevi travmalarla hayatta kalan insanlarımıza dağıtacak "KAHVALTILIKLARI" bile kaybetmişiz.
Bunun için bende diyorum ki,
Vatandaşlar olarak, bu güzel insanların bir arada olduğu, bu güzel coğrafya da, çok ama çok zor kazanılan ama geçen yıllarda çok kolay kaybedilen değerleri geri kazanmak ve daha da fazlasını kaybetmemek için doğru ittifakı seçmeliyiz.
Bunu başarmalıyız, her fırsatta dile getirdiğim üzere, 100 yıllık kazanımlarımıza sahip çıkmalıyız.
Unutmayın ki!
Şu hayatta kaybetmek
An meselesidir.
Ve vazgeçtimiz
An Bitiyor savaşımız.
Vazgeçmemeliyiz,
Kaybetmemeliyiz.
Saygıyla, sevgiyle, sağlıcakla kalın.