Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Bülent SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Bülent SERDAROĞLU
 

DÜNDEN BUGÜNE, YAŞAMSAL MOTİVASYONUN SIRRI

Nasıl olsa siyasi gündem son viraja girdi ve seçim tarihine kadar gündemi yüksek hızla meşgul etmeye devam edecektir. O aşamada bizimde gelişmeler doğrultusunda degerlendirmelerimiz olacaktır. Bu doğrultuda bende bu kez bir farklılık olsun siyasi söylemlerden uzak, toplumsal motivasyona dair bir kaç fikir paylaşmak istedim. Sevgili dostlar,  Kitle, zümre ve coğrafya gözetmeksizin  herkes dünyanın kötüye gittiği yönünde hem fikir. Neredeyse her bir birey, yaşadığı şehirlerin ve ülkenin bozulduğu bu doğrultuda da dünyanın da giderek yaşanmaz bir yere dönüştüğünü düşünüyor.  Bu durumun sadece çevremdeki aynı kuşaktan olduğum, diyalog içerisinde olduğum dostlarım, okul arkadaşlarım, iş arkadaşlarım arasında değil, gençlerden oluşan büyük bir çoğunlukta da aynı duygu durumu ve dünyaya bakışın olduğunu net bir şekilde görebiliyorum. Mesela Özellikle meslek sahibi, yaşıtlarının imrenerek baktığı, bir çok insanın yerlerinde olmak isteyeceği işlerde çalışan profesyonellik yolunda ilerleyen gençlerinde karamsarlıklarının derinliğini ve çaresizliklerini gözlemliyorum. Gördüğüm kadarıyla, şu espri sıkça tekrarlanıyor: “Kötü olabilecek ne varsa bizim zamanımıza denk geldi. Bu ne şanssızlık, başımıza bir meteor düşmediği kaldı. O da gerçekleşse zaten son darbe de meteordan olur göçer gideriz  dünyadan” gibi söylemler sürüp gidiyor. Kendi açılarından haklı olduklarindan emin oldukları çok belli. Lakin bilinmesi gereken ve yaşamsal motivasyonda değerlendirilmesi gereken o kadar çok şey var ki! Örneğin 1900 lü yılların başında savaşlar ve hastalıklar nedeniyle insan ömrünün 25 ila 35 yıla kadar düştüğünü hatırlamak gerekiyor. Hele ki bir "İSPANYOL GRİBİ" var ki. Dünya nüfusunun 3 milyarın altında olduğu o zamanlarda bu salgından 20 ila 50 milyon insanın öldüğü sağlık ve ajans kayıtlarında geçiyor. yani 1900 lerin ilk 10'lu-20'lı yıllarında doğup da 2. dünya savaşında büyük olasılıkla ölecek olsalar da insanlar o savaşı göremeden ölmüşlerdi bile. Hepimiz şöyle bir kendi geçmişimize gitsek, eski takıldığımız mekanların, oturduğumuz mahallelerin, beldelerin yada şehirlerin eski halinde tadında olmadığını çok değiştiğini falan söyleriz halbuki sadece değişen mekanlar, alanlar değildir. Değişen aynı zamanda bizler çevremiz, düşüncelerimiz, sorumluluklarımız vs. gibi yaşamsal dengelerdir. Buradan yola çıkarak her fırsatta bahse konu edilen kötü gidişat diye adlandırılan duruma nasıl ve nereden baktığınız ile alakalı olduğunu görürüz. Basit birkaç bilgi ele alındığında çok fazla geriye gitmeden 1900 lu yillarda dünyada okuma yazma oranı yuzde 10 iken şuan da 90 lara yakın,  yine aynı şekilde  bizde yüzde 4 iken şuanda 90 ların üzerinde rakamlar oldugu görülüyor, O yıllarda bırakın kadınların seçme ve şeçilme  hakkını, neredeyse bir kaç cografya da konuşma hakkı bile yokken. Bugünlerde bir çok ülke de yakın geçmişte ve hâli hazırda kadınlar ülke yönetiyorlar.  Teknolojik açıdan yapılan binlerce buluş sayesinde kazanılan zaman, elde edilen mali kazançlar ve yaşamsal verimliklik ise tartışılmayacak düzeylerde.  Evet belki dünyayi tehdit eden bir çok konu var. Kalabalik kitlelerin yok oluşuna neden olan ve olabilecek Salgın hastalıklar, dünyanın her yerinde ve gruplaşarak (ittifaklaşarak) patlatılan silahlar, burnumuzun dibinde görülme olasılığı olan 3. Dünya savaşı.  Ama biz yaşadığımız müddetçe olumluya odaklanalım ve olumsuzu bilsek de, içsel olarak görmezden gelelim diyorum. Yaşamsal enerjimizi bakış açımızı doğru yöne yönlendirerek , bizi aşağıya çeken, bizi karamsar düşünmeye götüren konulara değil, kazanımlara, iyi geçebilecek yılların varlığına odaklanmamızın gerekli olduğuna ve kainatın herbirimize sunduğu meyizetleri her an aklımızda tutarak, vazgeçmenin bizde yaratacağı farklılıkları ve olası eksiklikleri gözden geçirmemiz gerektiğine inanıyorum. Bunun içinde bireylerin yaşamsal motivasyonu iyiliklerin, iyilerin ve olumlu yaşanabilecek bir çok varyasyonun ortaya çıkmasına katalizör olacağını, olumlu bir enerji açığa çıkaracağına inanıyorum. Kendi hayat enerjinize sahip olmak için olumlu düşünceyi felsefe edinin, evrene ait motivasyonunuz hiç bitmesin. Saygıyla, sevgiyle, sıhhatle kalın.
Ekleme Tarihi: 31 Ocak 2024 - Çarşamba

DÜNDEN BUGÜNE, YAŞAMSAL MOTİVASYONUN SIRRI

Nasıl olsa siyasi gündem son viraja girdi ve seçim tarihine kadar gündemi yüksek hızla meşgul etmeye devam edecektir.

O aşamada bizimde gelişmeler doğrultusunda degerlendirmelerimiz olacaktır.

Bu doğrultuda bende bu kez bir farklılık olsun siyasi söylemlerden uzak, toplumsal motivasyona dair bir kaç fikir paylaşmak istedim.

Sevgili dostlar, 
Kitle, zümre ve coğrafya gözetmeksizin  herkes dünyanın kötüye gittiği yönünde hem fikir. Neredeyse her bir birey, yaşadığı şehirlerin ve ülkenin bozulduğu bu doğrultuda da dünyanın da giderek yaşanmaz bir yere dönüştüğünü düşünüyor. 
Bu durumun sadece çevremdeki aynı kuşaktan olduğum, diyalog içerisinde olduğum dostlarım, okul arkadaşlarım, iş arkadaşlarım arasında değil, gençlerden oluşan büyük bir çoğunlukta da aynı duygu durumu ve dünyaya bakışın olduğunu net bir şekilde görebiliyorum.
Mesela Özellikle meslek sahibi, yaşıtlarının imrenerek baktığı, bir çok insanın yerlerinde olmak isteyeceği işlerde çalışan profesyonellik yolunda ilerleyen gençlerinde karamsarlıklarının derinliğini ve çaresizliklerini gözlemliyorum. Gördüğüm kadarıyla, şu espri sıkça tekrarlanıyor: “Kötü olabilecek ne varsa bizim zamanımıza denk geldi. Bu ne şanssızlık, başımıza bir meteor düşmediği kaldı. O da gerçekleşse zaten son darbe de meteordan olur göçer gideriz  dünyadan” gibi söylemler sürüp gidiyor.
Kendi açılarından haklı olduklarindan emin oldukları çok belli.
Lakin bilinmesi gereken ve yaşamsal motivasyonda değerlendirilmesi gereken o kadar çok şey var ki!
Örneğin 1900 lü yılların başında savaşlar ve hastalıklar nedeniyle insan ömrünün 25 ila 35 yıla kadar düştüğünü hatırlamak gerekiyor.
Hele ki bir "İSPANYOL GRİBİ" var ki. Dünya nüfusunun 3 milyarın altında olduğu o zamanlarda bu salgından 20 ila 50 milyon insanın öldüğü sağlık ve ajans kayıtlarında geçiyor. yani 1900 lerin ilk 10'lu-20'lı yıllarında doğup da 2. dünya savaşında büyük olasılıkla ölecek olsalar da insanlar o savaşı göremeden ölmüşlerdi bile.
Hepimiz şöyle bir kendi geçmişimize gitsek, eski takıldığımız mekanların, oturduğumuz mahallelerin, beldelerin yada şehirlerin eski halinde tadında olmadığını çok değiştiğini falan söyleriz halbuki sadece değişen mekanlar, alanlar değildir. Değişen aynı zamanda bizler çevremiz, düşüncelerimiz, sorumluluklarımız vs. gibi yaşamsal dengelerdir.
Buradan yola çıkarak her fırsatta bahse konu edilen kötü gidişat diye adlandırılan duruma nasıl ve nereden baktığınız ile alakalı olduğunu görürüz.
Basit birkaç bilgi ele alındığında çok fazla geriye gitmeden 1900 lu yillarda dünyada okuma yazma oranı yuzde 10 iken şuan da 90 lara yakın,  yine aynı şekilde  bizde yüzde 4 iken şuanda 90 ların üzerinde rakamlar oldugu görülüyor, O yıllarda bırakın kadınların seçme ve şeçilme  hakkını, neredeyse bir kaç cografya da konuşma hakkı bile yokken. Bugünlerde bir çok ülke de yakın geçmişte ve hâli hazırda kadınlar ülke yönetiyorlar. 
Teknolojik açıdan yapılan binlerce buluş sayesinde kazanılan zaman, elde edilen mali kazançlar ve yaşamsal verimliklik ise tartışılmayacak düzeylerde. 
Evet belki dünyayi tehdit eden bir çok konu var. Kalabalik kitlelerin yok oluşuna neden olan ve olabilecek Salgın hastalıklar, dünyanın her yerinde ve gruplaşarak (ittifaklaşarak) patlatılan silahlar, burnumuzun dibinde görülme olasılığı olan 3. Dünya savaşı. 
Ama biz yaşadığımız müddetçe olumluya odaklanalım ve olumsuzu bilsek de, içsel olarak görmezden gelelim diyorum.
Yaşamsal enerjimizi bakış açımızı doğru yöne yönlendirerek , bizi aşağıya çeken, bizi karamsar düşünmeye götüren konulara değil, kazanımlara, iyi geçebilecek yılların varlığına odaklanmamızın gerekli olduğuna ve kainatın herbirimize sunduğu meyizetleri her an aklımızda tutarak, vazgeçmenin bizde yaratacağı farklılıkları ve olası eksiklikleri gözden geçirmemiz gerektiğine inanıyorum.
Bunun içinde bireylerin yaşamsal motivasyonu iyiliklerin, iyilerin ve olumlu yaşanabilecek bir çok varyasyonun ortaya çıkmasına katalizör olacağını, olumlu bir enerji açığa çıkaracağına inanıyorum.

Kendi hayat enerjinize sahip olmak için olumlu düşünceyi felsefe edinin, evrene ait motivasyonunuz hiç bitmesin.


Saygıyla, sevgiyle, sıhhatle kalın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcemeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.