Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Mehmet AKAY
Köşe Yazarı
Mehmet AKAY
 

Türkiye Siyasi Açmazdan Nasıl Çıkar!

Türkiye Siyasi Açmazdan Nasıl Çıkar!   Devlet Bahçeli’nin Ekim ayında Öcalan ile yaptığı açıklamanın ardından neredeyse dört ay geçti. Süreç Bahçeli ve DEM Partisi dışından hemen hemen hiçbir siyasi parti tarafından sahiplenilmedi. Muhalefetin belirleyici partisi olan CHP’de sürece mesafeli yaklaştı. Hatta Bahçeli’nin Öcalan’ı meclis gurubuna davet edip konuşmasına ilk CHP karşı çıktı. Medyada sürece ilişkin hassas bir dil oluşturması gerekirken ırkçı ve dışlayıcı bir dil kullanmaktan vazgeçmedi. AKP ve Erdoğan da süreci uzaktan izlemeyi yeğledi. Zaman zaman Erdoğan, Bahçeli’yi desteklediğini söylese de süreçte aktif rol almadı. Öcalan’a Davet Devlet Bürokrasisindendi Erdoğan, önemli bir sosyolojinin üzerine oturan, geniş kitleleri yönlendirebilen bir siyasi figür olmasına karşın süreci sırtlanmış gözükmüyor. Belli ki devletin Öcalan açılımı, devlet bürokrasisinin Bahçeli aracılığıyla siyasetin önüne koyduğu önemli bir mesele. Şu ana kadar da süreçten geri adım atılmış değil. DEM Partisinde oluşturulan bir heyet İmralı’ya iki kez gitti, meclisteki partileri birer defa ziyarette bulundu ve Kuzey Irak görüşmelerini sürdürdü. Önümüzdeki günlerde de farklı çevrelerle de temasa geçilecek gibi duruyor. Devlet bürokrasisi sürecin arkasında. Yoğun Gözaltılar ve Tutuklamalar ‘Açılım süreci’ hızla ilerlerken kamu alanında yoğun gözaltılar, tutuklamalar söz konusu. Bu durum süreci destekleyenler arasında olumsuz, umutları kıran bir duygu yaratmış gibi. Süreci yakından takip eden biri olarak, önceki yazılarımızda ‘açılım sürecinin’ demokrasi getirmeyeceğini bu işin ayağını muhalefetin üstlenmesi gerektiğini söylemiştik. Bu başarılmayınca ‘açılım sürecinin’ üstlenmesi gereken hâkim siyasi aktörlerin de kendi iktidarlarını korumak adına baskı ortamı yarattıklarına tanık oluyoruz. Oksimoron gibi görünen bu durum gayet doğal. Çünkü süreç kendi inisiyatifleri dışında demokratikleşmeyle beraber gelişirse, iktidarı kaybedeceklerini görüyorlar. Sürecin kendilerini aşmasına izin vermemek için bugün yaptıkları baskıyı yargı aracılığıyla çekinmeden yapmaktadırlar. Bundan Sonra ‘Açılım Sürecinin’ Muhtemel İlerleyişi Suriye’de, Amerika, YPG ve Ahmed Hüseyin eş Şara (HTŞ) ortak bir siyasi şekillenme yaratıncaya dek Türkiye’de devlet ve Öcalan ‘açılım sürecinin’ aktif rolü sürdürecektir ve bu beklenenden de uzun sürecek. Türkiye artık Kürtlerle çatışma ortamına girmeyecektir. Sürecin bitirilmesi için Öcalan ile birlikte uzun süre çalışmayı sürdürecektir. Siyaset bu süreci geriden takip ettiği sürece Türkiye’nin batı kentlerinde baskı artacaktır. CHP’yi Bekleyen Tehlike CHP, siyasi süreci tıkamaya çalışırsa çok açık ki elindeki en güçlü cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun kaybedebilir. Ekrem İmamoğlu’na açılan peşi sıra davalar bunu gösteriyor. İktidar ekonomik ve siyasi krizin erken seçimi zorlayabilir endişesiyle rakip gördüğü Ekrem İmamoğlu’nu pasifize etmeye çalışarak şimdiden önlem almaya çalışıyor. Böylesi bir siyasi tabloda CHP’nin elinde de Mansur Yavaş kalır. Mansur Yavaş siyaseten ikinci Meral Akşener travması yaratmaya uygun bir aday. Umarım CHP’liler bunu şimdiden kavrar aksi takdirde bir iktidar değişiminde CHP iktidar dışına itilebilir.  Sürecin Demokratik Ayağını İnşa Edecek Muhalefettir Süreci demokratikleşmeye dönüştürmek yalnız ve yalnız muhalefet partilerine, özellikle de CHP’ye düşüyor. Irkçı Zafer Partisi ve başkanı Ümit Özdağ’ı sahiplenerek sürece açık destek vermeyerek ancak iktidarın ekmeğine dolaylı da olsa yağ sürülüyor. CHP, açıktan süreci koşulsuz desteklediğini açıklayıp Kürt halkının ve Türk halkının özgürlükçü taleplerini dile getirmelidir. CHP seçim değil barış, açılım ve demokrasi demeli.
Ekleme Tarihi: 18 Şubat 2025 - Salı

Türkiye Siyasi Açmazdan Nasıl Çıkar!

Türkiye Siyasi Açmazdan Nasıl Çıkar!

 

Devlet Bahçeli’nin Ekim ayında Öcalan ile yaptığı açıklamanın ardından neredeyse dört ay geçti. Süreç Bahçeli ve DEM Partisi dışından hemen hemen hiçbir siyasi parti tarafından sahiplenilmedi. Muhalefetin belirleyici partisi olan CHP’de sürece mesafeli yaklaştı. Hatta Bahçeli’nin Öcalan’ı meclis gurubuna davet edip konuşmasına ilk CHP karşı çıktı. Medyada sürece ilişkin hassas bir dil oluşturması gerekirken ırkçı ve dışlayıcı bir dil kullanmaktan vazgeçmedi. AKP ve Erdoğan da süreci uzaktan izlemeyi yeğledi. Zaman zaman Erdoğan, Bahçeli’yi desteklediğini söylese de süreçte aktif rol almadı.

Öcalan’a Davet Devlet Bürokrasisindendi

Erdoğan, önemli bir sosyolojinin üzerine oturan, geniş kitleleri yönlendirebilen bir siyasi figür olmasına karşın süreci sırtlanmış gözükmüyor. Belli ki devletin Öcalan açılımı, devlet bürokrasisinin Bahçeli aracılığıyla siyasetin önüne koyduğu önemli bir mesele. Şu ana kadar da süreçten geri adım atılmış değil. DEM Partisinde oluşturulan bir heyet İmralı’ya iki kez gitti, meclisteki partileri birer defa ziyarette bulundu ve Kuzey Irak görüşmelerini sürdürdü. Önümüzdeki günlerde de farklı çevrelerle de temasa geçilecek gibi duruyor. Devlet bürokrasisi sürecin arkasında.

Yoğun Gözaltılar ve Tutuklamalar

‘Açılım süreci’ hızla ilerlerken kamu alanında yoğun gözaltılar, tutuklamalar söz konusu. Bu durum süreci destekleyenler arasında olumsuz, umutları kıran bir duygu yaratmış gibi. Süreci yakından takip eden biri olarak, önceki yazılarımızda ‘açılım sürecinin’ demokrasi getirmeyeceğini bu işin ayağını muhalefetin üstlenmesi gerektiğini söylemiştik. Bu başarılmayınca ‘açılım sürecinin’ üstlenmesi gereken hâkim siyasi aktörlerin de kendi iktidarlarını korumak adına baskı ortamı yarattıklarına tanık oluyoruz.

Oksimoron gibi görünen bu durum gayet doğal.

Çünkü süreç kendi inisiyatifleri dışında demokratikleşmeyle beraber gelişirse, iktidarı kaybedeceklerini görüyorlar. Sürecin kendilerini aşmasına izin vermemek için bugün yaptıkları baskıyı yargı aracılığıyla çekinmeden yapmaktadırlar.

Bundan Sonra ‘Açılım Sürecinin’ Muhtemel İlerleyişi

Suriye’de, Amerika, YPG ve Ahmed Hüseyin eş Şara (HTŞ) ortak bir siyasi şekillenme yaratıncaya dek Türkiye’de devlet ve Öcalan ‘açılım sürecinin’ aktif rolü sürdürecektir ve bu beklenenden de uzun sürecek. Türkiye artık Kürtlerle çatışma ortamına girmeyecektir. Sürecin bitirilmesi için Öcalan ile birlikte uzun süre çalışmayı sürdürecektir.

Siyaset bu süreci geriden takip ettiği sürece Türkiye’nin batı kentlerinde baskı artacaktır.

CHP’yi Bekleyen Tehlike

CHP, siyasi süreci tıkamaya çalışırsa çok açık ki elindeki en güçlü cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun kaybedebilir. Ekrem İmamoğlu’na açılan peşi sıra davalar bunu gösteriyor. İktidar ekonomik ve siyasi krizin erken seçimi zorlayabilir endişesiyle rakip gördüğü Ekrem İmamoğlu’nu pasifize etmeye çalışarak şimdiden önlem almaya çalışıyor.

Böylesi bir siyasi tabloda CHP’nin elinde de Mansur Yavaş kalır.

Mansur Yavaş siyaseten ikinci Meral Akşener travması yaratmaya uygun bir aday. Umarım CHP’liler bunu şimdiden kavrar aksi takdirde bir iktidar değişiminde CHP iktidar dışına itilebilir. 

Sürecin Demokratik Ayağını İnşa Edecek Muhalefettir

Süreci demokratikleşmeye dönüştürmek yalnız ve yalnız muhalefet partilerine, özellikle de CHP’ye düşüyor.

Irkçı Zafer Partisi ve başkanı Ümit Özdağ’ı sahiplenerek sürece açık destek vermeyerek ancak iktidarın ekmeğine dolaylı da olsa yağ sürülüyor. CHP, açıktan süreci koşulsuz desteklediğini açıklayıp Kürt halkının ve Türk halkının özgürlükçü taleplerini dile getirmelidir.

CHP seçim değil barış, açılım ve demokrasi demeli.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcemeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.