Tarihin yüzlerce biriktirdiği sorunların önümüze yığıldı bir dönemden geçiyoruz.
Kuşkusuz değişim kaçınılmaz.
Ancak dünyayı yeni bir değişime zorlayacak 2010 Arap Baharı emperyalist ve ırkçı vekalet güçleri tarafından bastırılmasının ardından, bölgede emperyal güçlerin yeni paylaşım kavgasına girdiklerine tanık oluyoruz.
AMERİKA'NIN İLERİ KARAKOLU İSRAİL
Amerika'nın ileri karakolu İsrail siyonit devleti önce Hamas ve 7 Ekim Aksa Tufan'ı bahane ederek Gazze bölgesinde yaşayan yaklaşık 3 milyon Filistine saldırdı. Saldırdı kısa sürede jenosid, etnik temizliğe dönüştü. Ardından Hisbullah liderleri ve Hizbullah'ın örgütlü kentlerini hedef aldı.
Bütün bunlara İsrail ile İran füze kapışması eklendi. Şimdilerde İsrail gözünü Suriye'ye dikmiş durumda. Belliki İsrail, Amerika ve Batı emperyalist dünyasının bölgedeki ajanlarını pratiğe dökmüş görünüyor. İsrail, Lübnan kıyıları Emperyal Batı güçlerinin konvansiyonel silah yığını haline dönüştü. İsail'in gücüne bu destekten geliyor.
İsrail'in bölgede pervasız saldırı karşında Doğu emperyalist güçleri Rusya ve Çin etkisiz durumda. Rusya, Ukrayna'yla oyalanırken, Çin bölgede ekonomik ve siyasi roller almaya çabalıyor.
ORTADOĞU VE TÜRKİYE
Ortadoğu bu şekilde ateş çemberi içindeyken Türkiye bu süreci konjonktürel, yani geçici olarak değerlendirmiş durumda. Bahçeli'nin mecliste Dem Partisi sıralarına gidip tokalaşması, geçen hafta gurup toplantısında Apdullah Öcalan'a çağrısı ve Umut Affı'nı dile getirmesi 'devlet aklının' bölgedeki tutumu olarak yorumlandı.
Türkiye, Suriye, Irak ve İran bölgelerinde yaşatan Kürtlerin tarihsel ulusal gecikmişliği son 50 yılda belli kazanımlarla bölgede hakim olmak isteyen unsurların dikkatini çekmişti. Arap Baharı ve sonrası bu durum organik bağlar düzeyine geldiği söylenebilir.
TÜRKİYE VE KENDİ KÜRTLERİ
Türkiye AKP üzerinden kendi Kürtleri ile 2009 yılında başlattığı 'milli birlik ve beraberlik' adı altında barış süreci 2016 yılında bozuldu. AKP, o süreçte asker başta olmak üzere devletin de desteğini almıştı. Ancak süreç Arap Baharı'nın değişim basıncı ve Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin gücünün yarattığı korkudan dolayı bitirilmişti.
Bahçeli'nin radikal çıkışı 'Kürt Sorunun' tarihsel perspektiften uzak konjonktürel bir tutum gibi görünüyor. Çünkü kamuoyu karşında hızlı ve uç sayılacak açıklamalar. Bahçeli hem Cumhur İttifakı, hem de güvenlik bürokrasi yani devlet onayıyla söz aldığı açık. Sanırım CHP'de bu sürece dahil olacak. MHP ve CHP bir devlet partisi olarak üzerlerine düşen vazifeyi yerine getirecekleri açık.
TÜRKİYE KÜRT SORUNU ÇÖZÜMÜNDE GEÇ Mİ KALDI
Peki, Türkiye bu süreçte geç mi kaldı. Türkiye, Öcalan desteğiyle kendi Kürtlerini kaybetmeyebilir ama Suriye, Irak ve İran üzerinde bölgeye müdahale eden günler ve yerel dinamiklerin İttifakı belirleyecektir.
Eğer Türkiye, Öcalan sayesinde kendi Kürtlerini tutsa da Ortadoğu'da birleşik bir Kürt devletine 'referandumla' katılabilir. Buna uygun uluslararası anlaşmalar, yükümlülükler ve meşruluk bulunmaktadır.