Evet üzerimdeki buhranı attım ve bir iki kelâm edeceğim.
Enteresan ötesi bir seçim süreci geçirdik ve bitti.
Seçimin tabi ki bir kazananı var.
Sonuç resmileştiğine ve kamuoyu tarafından öyle yada böyle kabul gördüğüne göre kazananı tebrik etmek gerektiği düşünülebilir, tebrik edenlerde olabilir, mutlu olanlarda çok miktarda vardır.
Bunlar ilgililerinin de en doğal hakkıdır Saygı ile karşılarım.
Lakin ben tebrik etmeyi aklımdan bile geçirmedim geçirmiyorum.
Neden mi?
Benim gözümde kazananın, kazanmış olabilmesi için işin içinde şaibe olmaması, şartların eşit olması, kazanmayı hak eden bir fiiliyatı gerçekleştirmiş olması ve kazananın geçmişinden kötü kokular gelmemesi gerekir. Bunlardan birini bile kabul etmem söz konusu iken, hiç biri gerçekleşmemiştir.
Bende bu sahihler ışığında seçimin resmi gözüken kazananını tebrik etmiyorum.
Tebrik etmiyorum çünkü, şaibe görüyorum.
Tebrik etmiyorum çünkü yalan , dolan görüyorum.
Tebrik etmiyorum çünkü devlet gücünün ( Devlet gücünde benimde vergilerim, benimde vatandaş olarak benliğim ve varlığım var) hükümet eden partinin kendi gücü olarak kullanılmasını görüyorum,
Tebrik etmiyorum çünkü fütursuzca suçlama görüyorum.
Tebrik etmiyorum çünkü haksızlık, adaletsizlik görüyorum
Tebrik etmiyorum çünkü ahirette hesabı sorulacak olan kul hakkı görüyorum.
Tebrik etmiyorum çünkü bana terörist diyenlerden, benim gibi bir çok kişiyi sırf seçimleri kazanmak için terör ile iltisaklı görenlerden çok ama çok daha fazla vatan, millet ve bayrak aşığı olduğumu örnekleri ile hissediyor, biliyor ve görüyorum.
Bu demek değildir ki! Kaybedenlerin hesabı kapanmıştır.
Hayır, kaybedenler de!!!
Hayatının son deminde torunlarının geleceği için umut beslemiş insanların, hayatının baharında kendisi ve çocukları için endişe duyan insanların,
Yine hayatlarının en dinamik en güçlü anlarında çok büyük umutlarla motive bir şekilde bekleyen gençlerin
Ve hatta Cumhuriyet ve Demokrasi bilinci ile yetişmiş, yetiştirilmekte olan çocukların bile umutlarının "ŞİMDİLİK" heba olmasına öyle yada böyle müsaade eden tüm muhalif etmenlerin,
Kendilerini bu hayal kırıklığına uğramış toplumun yarısının karşısında hesaba çekmeleri şarttır.
Özellikle iki ana aktör Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Sayın Meral Akşener'in yanlış stratejilerinin de bu sonucun sebeplerinden biri olduğunu bilmeleri ve buna göre öncelikle kendileri adına ve sonrasında çevresindekiler adına radikal kararlar vermeleri gerekmektedir.
Önümüzde önemli bir yerel seçim oluşu neden gösterilerek belki istifa etmelerinin sürece fayda sağlamayacağını teşkilatları ve kendileri düşünebilirler ama bu seçim sürecine öyle bir tablo hazırlamalılar ki, Umutlu umutsuz tüm seçmen şunu görebilmelidir. Evet görülmesi ve gösterilmesi gereken ise Sayın genel başkanların her ikisinin de yanında güçlü dinamik birikimli ve her seçmene gelecek için umut olacak yeni lider namzeti diyebileceği birer Haleflerini işaret etmelidirler.
Yoksa çok iddialı ve inançlıyım söylemleri ile mevcut yaşları, yaşanan travmalar ve gelecek seçim tarihleri düşünüldüğünde peşlerinde aynı inanç ile sürükleyebilecekleri seçmen sayısı son tablodan çok daha az olacaktır.
Unutulmamalıdır ki!
Gelecek yeni nesiller için bu ülke de umut ve güç hiçbir zaman bitmez, Zira bu ülke Mustafa Kemal ATATÜRK gibi öngörülü, ferasetli bir liderin kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİ' dir.
Kendisi 100 yıl önce bugünleri görmüş bir liderdir. Bugünlerin çözümü de kendisinin verdiği şifrelerdedir.
Şeklen değil, fikren Atatürk'ü anlamak siyaseten oluşan hırsın mutlaka önüne geçecektir.
Saygıyla, sevgiyle, sıhhatle kalın.