Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Nurdan GÜNAL
Köşe Yazarı
Nurdan GÜNAL
 

Kısaca Hitap Şekilleri;

  Tarikatların ya da sapıkların çocuklara yönelik tacizlerini işittiğimiz bu günlerde, beş ya da altı yaşlarında güzel bir kız çocuğu, AVM'nin içinde babasına sesleniyor;     "Aşkııım... şuna bak!..."     Peki bu durumlara nasıl gelindi?     İlkokulun sınıf öğretmenlerine "Öğretmenim!.." diyorken, Ortaokuldan başlamak üzere derse giren branş öğretmenlerine, "Hoca camiide olur."  denilmesine rağmen yinde de, "Hocam!..." diye hitap eden Öğrenciler...    "Arkadaş" kelimesinin "Arka- Taşım", yani arkamda duran ve ona yaslanabileceğim güçlü, sağlam taş gibi duran manasına geldiğini hatırlatan duru türkçemiz varken; hiç bir yabancı dilde olmayan, manası nedir bilinmeyen, "Arkadaşım" yerine "Kakam" der gibi türeyen "Kankam!..." kelimesi...    Karı koca olmuş evli çiftler, birbirlerine "Kocacığım", "Beyim" veya, " Karıcığım", "Hanımım" diyeceği yerde, sanki birbirlerinin anne ve babasıymış gibi role girmeleri gerektiğini hatırlatırcasına birbirlerine, " Yavrum!.." diyerek sesleniyorlar olmaları...   İki sevgilinin birbirlerine isimleri yerine  "Aşkııımm..." şeklinde hitap ediyor olmaları... Oysa Aşk kelimesi şiirde, resimde, müzikte, edebiyatta kısacası sanatın dilinde vardır. "Aşkıımmm.." kelimesi ise "Aşk kelimesinin   sokaklara düşmüş,  ağızda her cümlenin içinde  sakızlaşmış halidir.  Aşk, sanatta estetiği oluştururken, "Aşkıımmm..." kelimesi de "Sevdiğinin ismini bilmene, hatırlamana gerek yok. Hepsine "Aşkıımm.." deyiver gitsin." anlamındadır. Böylece  birçok sevgilisi  olanların isimlerini hatırlayamadıkları sevgililerin adıdır " Aşkıımm..." kelimesi. Böylece birbirlerine yanlışlıkla eski sevgililerin isimlerini karıştırmacak, rüyasında adını sayıklayarak kendisini ele vermeyecek ve  gününü gün edenlerin, o daldan bu dala konanların ağızlarında şakıdıkları bir  cankurtaran simididir "Aşkıımmm..." kelimesi.      Sokağın manavcısı, marketcisi, kasiyercisi, tamircisi, ustası ise müşterilerine "Hanım", "Bey" diye hitap edeceği yerde, " Abla, Abi, Yenge, Amca, Teyze...vs "diyerek tüm sülalesini sayarcasına müşrilerine  sesleniyor olmaları... Anadolu'nun aydın bildiğimiz Batı bölgelerinde durum böyleyken, Van gibi doğu Bölgelerin esnafı da  müşterilerine "Hocam!..." şeklinde hitap ediyor olmaları batıya göre kulağa daha kibar ve saygılı geliyor.     Bazıları da elin yabancısına, ya da öz kardeşine veya samimi olduğu arkadaşına sık sık her cümlenin başında "Oğlum", "Kızım" diyenleri de atlamamak gerekir. Özellikle " "oğlum" derken  başına " Lan..." ekini koyanlar da bir hayli fazladır.     Bir de Psikologların incelemelerine dayanan hitap şekilleri  var; örneğin kuşu çocukla,  kediyi anne ile, köpeği de baba ile ilişiklendirirler. Buna göre kuş besleyenlerin çocuk özlemi çektiğini, kediye düşkün olanların annelik özlemi, köpeğe düşkün olanların ise babalık özlemi içinde olabileceklerini ortaya kuyuyorlar. Böyle kişilerin eşine, arkadşına ve herkese  "Yavrum" , "Kuşum", " Birtanem"   türündeki kelimeleri her cümlenin içinde öylesine çok kullanırlar ki, sanki karşı tarafa, " ne kadar açlık çektiğimi duy!.. İşit beni!..." der gibi karşı tarafın kulağını tırmalarlar.     Bu öylesine bir açlıktır ki, Edebiyat Öğretmeni olmasına rağmen,  samimi olmadığı ve hatta yüzünü henüz görmediği kendi cinsine bile telefonda, " Aşkıımm... Bacım... Bir tanem, canım..." şeklinde hitap edebiliyor.     Özellikle de bu tür kelimeler karşı taraftan da aynı şekilde karşılığı gelmediği halde tekrarlanıyorsa,  burada ciddi bir problemin olduğu düşünülmelidir.         Oysa insanların bir ismi vardır. Onun ismini hatırlamak, ona ismiyle hitap etmek karşı tarafa " önemsendiğini, sevildiğini, sayıldığını ..." hissettirir.     Çünkü sevgi, "aşkımmm, cicim...vs" olan sözcüklerle değil, başta sanat gibi eylemlerle ifade edilir. Eylem yerine ağızda sakız olmuş sözcüklere dökülen sevgi;  amcasını, dayısını, ablasını, hocasını, öğretmenini, babasını, yavrusunu birbirine karıştırır. Ortaya, "İetişim Bozukluğu" çıkar.     Tüm babalar çocuklarından  duyacakları ilk "Baba" kelimesiyle havalara uçarken, Avm içindeki o küçük kız çocuğun babasına "Aşkııım..." diye sesleniyor oluşu ne büyük bir trajedi.     Yoksa bu kız çocuğu, hiç " baba" demeden mi büyüyecek diye düşünmeden edemiyor insan.
Ekleme Tarihi: 19 Ağustos 2024 - Pazartesi

Kısaca Hitap Şekilleri;

 

Tarikatların ya da sapıkların çocuklara yönelik tacizlerini işittiğimiz bu günlerde, beş ya da altı yaşlarında güzel bir kız çocuğu, AVM'nin içinde babasına sesleniyor;
    "Aşkııım... şuna bak!..."

    Peki bu durumlara nasıl gelindi?

    İlkokulun sınıf öğretmenlerine "Öğretmenim!.." diyorken, Ortaokuldan başlamak üzere derse giren branş öğretmenlerine, "Hoca camiide olur."  denilmesine rağmen yinde de, "Hocam!..." diye hitap eden Öğrenciler...
   "Arkadaş" kelimesinin "Arka- Taşım", yani arkamda duran ve ona yaslanabileceğim güçlü, sağlam taş gibi duran manasına geldiğini hatırlatan duru türkçemiz varken; hiç bir yabancı dilde olmayan, manası nedir bilinmeyen, "Arkadaşım" yerine "Kakam" der gibi türeyen "Kankam!..." kelimesi...
   Karı koca olmuş evli çiftler, birbirlerine "Kocacığım", "Beyim" veya, " Karıcığım", "Hanımım" diyeceği yerde, sanki birbirlerinin anne ve babasıymış gibi role girmeleri gerektiğini hatırlatırcasına birbirlerine, " Yavrum!.." diyerek sesleniyorlar olmaları...


  İki sevgilinin birbirlerine isimleri yerine  "Aşkııımm..." şeklinde hitap ediyor olmaları... Oysa Aşk kelimesi şiirde, resimde, müzikte, edebiyatta kısacası sanatın dilinde vardır. "Aşkıımmm.." kelimesi ise "Aşk kelimesinin   sokaklara düşmüş,  ağızda her cümlenin içinde  sakızlaşmış halidir.  Aşk, sanatta estetiği oluştururken, "Aşkıımmm..." kelimesi de "Sevdiğinin ismini bilmene, hatırlamana gerek yok. Hepsine "Aşkıımm.." deyiver gitsin." anlamındadır. Böylece  birçok sevgilisi  olanların isimlerini hatırlayamadıkları sevgililerin adıdır " Aşkıımm..." kelimesi. Böylece birbirlerine yanlışlıkla eski sevgililerin isimlerini karıştırmacak, rüyasında adını sayıklayarak kendisini ele vermeyecek ve  gününü gün edenlerin, o daldan bu dala konanların ağızlarında şakıdıkları bir  cankurtaran simididir "Aşkıımmm..." kelimesi. 


    Sokağın manavcısı, marketcisi, kasiyercisi, tamircisi, ustası ise müşterilerine "Hanım", "Bey" diye hitap edeceği yerde, " Abla, Abi, Yenge, Amca, Teyze...vs "diyerek tüm sülalesini sayarcasına müşrilerine  sesleniyor olmaları... Anadolu'nun aydın bildiğimiz Batı bölgelerinde durum böyleyken, Van gibi doğu Bölgelerin esnafı da  müşterilerine "Hocam!..." şeklinde hitap ediyor olmaları batıya göre kulağa daha kibar ve saygılı geliyor. 


   Bazıları da elin yabancısına, ya da öz kardeşine veya samimi olduğu arkadaşına sık sık her cümlenin başında "Oğlum", "Kızım" diyenleri de atlamamak gerekir. Özellikle " "oğlum" derken  başına " Lan..." ekini koyanlar da bir hayli fazladır. 


   Bir de Psikologların incelemelerine dayanan hitap şekilleri  var; örneğin kuşu çocukla,  kediyi anne ile, köpeği de baba ile ilişiklendirirler. Buna göre kuş besleyenlerin çocuk özlemi çektiğini, kediye düşkün olanların annelik özlemi, köpeğe düşkün olanların ise babalık özlemi içinde olabileceklerini ortaya kuyuyorlar. Böyle kişilerin eşine, arkadşına ve herkese  "Yavrum" , "Kuşum", " Birtanem"   türündeki kelimeleri her cümlenin içinde öylesine çok kullanırlar ki, sanki karşı tarafa, " ne kadar açlık çektiğimi duy!.. İşit beni!..." der gibi karşı tarafın kulağını tırmalarlar.


    Bu öylesine bir açlıktır ki, Edebiyat Öğretmeni olmasına rağmen,  samimi olmadığı ve hatta yüzünü henüz görmediği kendi cinsine bile telefonda, " Aşkıımm... Bacım... Bir tanem, canım..." şeklinde hitap edebiliyor. 


   Özellikle de bu tür kelimeler karşı taraftan da aynı şekilde karşılığı gelmediği halde tekrarlanıyorsa,  burada ciddi bir problemin olduğu düşünülmelidir. 
    
  Oysa insanların bir ismi vardır. Onun ismini hatırlamak, ona ismiyle hitap etmek karşı tarafa " önemsendiğini, sevildiğini, sayıldığını ..." hissettirir. 


   Çünkü sevgi, "aşkımmm, cicim...vs" olan sözcüklerle değil, başta sanat gibi eylemlerle ifade edilir. Eylem yerine ağızda sakız olmuş sözcüklere dökülen sevgi;  amcasını, dayısını, ablasını, hocasını, öğretmenini, babasını, yavrusunu birbirine karıştırır. Ortaya, "İetişim Bozukluğu" çıkar.

    Tüm babalar çocuklarından  duyacakları ilk "Baba" kelimesiyle havalara uçarken, Avm içindeki o küçük kız çocuğun babasına "Aşkııım..." diye sesleniyor oluşu ne büyük bir trajedi. 

   Yoksa bu kız çocuğu, hiç " baba" demeden mi büyüyecek diye düşünmeden edemiyor insan.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcemeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.