Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Özel ÇELİK
Köşe Yazarı
Özel ÇELİK
 

ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜNE 1 KALA

Büyük gündem olan Oxijen Medya binasının mühürlenmesi olayından sonra karşılıklı hamleler gelmeye devam ediyor. Olayın gerek yerelde gerek ise ulusalda yer alması elbette çok hoş olmadı. Ruhsat probleminin çözülmüş olması da oluşan algılara çare olmadı. Belediye başkanı Faruk Özlü aslında “Bizim basın camiası ile sorunumuz yok” minvalinde bir mesaj vermek istedi. Diğer yandan da “basın özgürlüğüne saygılıyız” algısı yaratmaya çalıştı. Çalıştı diyorum, çünkü tutmadı. Ziyaret edilen kuruluşlara şöyle bir bakıldığında yine körler sağırlar, birbirini ağırlar misali bir kare çıktı karşımıza. Her daim etrafında olan, kimi danışman, kimi müdür, kimi partili gazetecilerin ofislerinde verilen kareler oldukça yapay duruyordu. Şöyle bir hatırlayalım isterseniz.  Karelerden biri basın kuruluşu sahibi olmanın yanı sıra  belediyeden maaş alan bir danışman.  Hem eski arkadaşlıklarını, hem de iş birliği içinde olduklarını her mahfilde ifade eden gazetecinin ofisini durup dururken niçin ziyaret edersin ki mesela dimi?  Bir diğer fotoğraf karesi ise babadan gazeteci olan bir hanımefendi. Kendisi gazeteciliğin yanı sıra siyasi kimliği ile de ön planda olan bir gazete ve matbaanın patronu. Hangi partiden olduğunu siz zaten anladınız.  Bunların yanında bir fotoğraf karesi var ki yeni bir bombanın fitilini ateşledi. Göreve geldiği ilk günden bu yana yine danışmanlığını yapan ve iştirak şirketlerinde yöneticilik yapan bir köşe yazarı. Bu arkadaş hakkında hoşnutsuzluğu ifade eden birçok gazeteci ve siyasinin ifadesi mevcut. Nasıl bir yetenekse bu danışman, müdür, gazeteci arkadaşın yeri doldurulamıyor. Köşe yazdığı gazetede ziyaret edilince film koptu. Kısıtlı imkanlar ile gazetecilik yapmaya çalışırken elinden tutulan ve Ulaşım A.Ş.’de maaşa bağlanan diğer arkadaşın isyan edesi tuttu. E haklı tabi onlar gazetede biz “asma yaprağı mıyız ? “ dedi kendince.  -Hoppaa vay sen misin bizi eleştiren. “Seni biz bir yerlere koyduk, maaşını biz ödüyoruz hayrola!” diye bir tepki gecikmedi haliyle. Hayvan sevgisinin de -laf olsun dan ibaret olduğunun itirafı niteliğinde ki paylaşım sonrasında, devreye bir başka siyasi figür girince ortalık hepten karıştı.  Ana muhalefet partisinin merkez ilçe başkanı aslında gayet açık bir soru sordu. – Hani Liyakat? Tabii bizim arkadaş zılgıtı yemiş olacak ki başladı patronunu savunmaya. Yahu sen ne diye patronunu savunmak için kendini hırpalıyorsun ki ? Ulaşım A.Ş. deki işine baksana. Zaten yeterince danışman var bunlara cevap verecek. Bir yanda maaş korkusu, diğer tarafta yediği zılgıtın acısı. Bir şey yapmalı ve kapatmalıyım bu durumu derken ağzını da bozdu bizim bu Kayserili arkadaş. E haliyle olay savcılığa kadar ulaştı. Şahsen bu şikayeti çok gerekli bulmasam da insanın onuruna ağır geliyor bazı ifadeler.  Olay keşke bununla kapanıp gitse bari demeden bir basın kuruluşu aynı hakareti manşetine taşıdı. Hani şu yukarıda bahsettiğim çok yönlü arkadaşın köşe yazdığı gazete vardı ya. Bildiniz siz onu.  Üstelik bir Kemal Sunal filmindeki karaktere benzettiği fotoğrafla.  Aslında bir yerde “Dövülecekse biz döveriz, sevilecekse biz severiz” demiş oldular. Dediler demesine de, bu kadar çirkinleşmeye ne gerek vardı bilmiyorum. Tüm bunlar kime, neyi ispat etmenin çabası o da ayrı bir muamma.  Yarın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü. Gazetecilerin kendilerini en değerli hissettiği, bugüne hangi şartlar da girdiğimize bir bakın lütfen.
Ekleme Tarihi: 09 Ocak 2025 - Perşembe

ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜNE 1 KALA


Büyük gündem olan Oxijen Medya binasının mühürlenmesi olayından sonra karşılıklı hamleler gelmeye devam ediyor. Olayın gerek yerelde gerek ise ulusalda yer alması elbette çok hoş olmadı. Ruhsat probleminin çözülmüş olması da oluşan algılara çare olmadı. Belediye başkanı Faruk Özlü aslında “Bizim basın camiası ile sorunumuz yok” minvalinde bir mesaj vermek istedi. Diğer yandan da “basın özgürlüğüne saygılıyız” algısı yaratmaya çalıştı.
Çalıştı diyorum, çünkü tutmadı. Ziyaret edilen kuruluşlara şöyle bir bakıldığında yine körler sağırlar, birbirini ağırlar misali bir kare çıktı karşımıza. Her daim etrafında olan, kimi danışman, kimi müdür, kimi partili gazetecilerin ofislerinde verilen kareler oldukça yapay duruyordu. Şöyle bir hatırlayalım isterseniz. 
Karelerden biri basın kuruluşu sahibi olmanın yanı sıra  belediyeden maaş alan bir danışman.  Hem eski arkadaşlıklarını, hem de iş birliği içinde olduklarını her mahfilde ifade eden gazetecinin ofisini durup dururken niçin ziyaret edersin ki mesela dimi? 
Bir diğer fotoğraf karesi ise babadan gazeteci olan bir hanımefendi. Kendisi gazeteciliğin yanı sıra siyasi kimliği ile de ön planda olan bir gazete ve matbaanın patronu. Hangi partiden olduğunu siz zaten anladınız. 
Bunların yanında bir fotoğraf karesi var ki yeni bir bombanın fitilini ateşledi. Göreve geldiği ilk günden bu yana yine danışmanlığını yapan ve iştirak şirketlerinde yöneticilik yapan bir köşe yazarı. Bu arkadaş hakkında hoşnutsuzluğu ifade eden birçok gazeteci ve siyasinin ifadesi mevcut. Nasıl bir yetenekse bu danışman, müdür, gazeteci arkadaşın yeri doldurulamıyor. Köşe yazdığı gazetede ziyaret edilince film koptu. Kısıtlı imkanlar ile gazetecilik yapmaya çalışırken elinden tutulan ve Ulaşım A.Ş.’de maaşa bağlanan diğer arkadaşın isyan edesi tuttu. E haklı tabi onlar gazetede biz “asma yaprağı mıyız ? “ dedi kendince. 
-Hoppaa vay sen misin bizi eleştiren. “Seni biz bir yerlere koyduk, maaşını biz ödüyoruz hayrola!” diye bir tepki gecikmedi haliyle. Hayvan sevgisinin de -laf olsun dan ibaret olduğunun itirafı niteliğinde ki paylaşım sonrasında, devreye bir başka siyasi figür girince ortalık hepten karıştı. 
Ana muhalefet partisinin merkez ilçe başkanı aslında gayet açık bir soru sordu. – Hani Liyakat?
Tabii bizim arkadaş zılgıtı yemiş olacak ki başladı patronunu savunmaya. Yahu sen ne diye patronunu savunmak için kendini hırpalıyorsun ki ? Ulaşım A.Ş. deki işine baksana. Zaten yeterince danışman var bunlara cevap verecek. Bir yanda maaş korkusu, diğer tarafta yediği zılgıtın acısı. Bir şey yapmalı ve kapatmalıyım bu durumu derken ağzını da bozdu bizim bu Kayserili arkadaş. E haliyle olay savcılığa kadar ulaştı. Şahsen bu şikayeti çok gerekli bulmasam da insanın onuruna ağır geliyor bazı ifadeler. 
Olay keşke bununla kapanıp gitse bari demeden bir basın kuruluşu aynı hakareti manşetine taşıdı. Hani şu yukarıda bahsettiğim çok yönlü arkadaşın köşe yazdığı gazete vardı ya. Bildiniz siz onu.  Üstelik bir Kemal Sunal filmindeki karaktere benzettiği fotoğrafla.  Aslında bir yerde “Dövülecekse biz döveriz, sevilecekse biz severiz” demiş oldular. Dediler demesine de, bu kadar çirkinleşmeye ne gerek vardı bilmiyorum. Tüm bunlar kime, neyi ispat etmenin çabası o da ayrı bir muamma. 
Yarın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü. Gazetecilerin kendilerini en değerli hissettiği, bugüne hangi şartlar da girdiğimize bir bakın lütfen.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcemeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yahay
(09.01.2025 10:54 - #154)
haber alma hakkımızı sağlayan tüm çalışan ve çalışkan gazetecimelirimizin günü kutlu olsun
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcemeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.