Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Özel ÇELİK
Köşe Yazarı
Özel ÇELİK
 

Önümüz Kış ! Soğuklar Kapıda, Hava Kirliği de !

Mevsim dönüyor. Sıcak günler geride kaldı. Artık soğuk günlere gebeyiz. Kışlıklar dolaplardan çıktı. Tezgahlarda sergilerde görülmeye başlandı. Soğuk günler en çokta yoksulun dar gelirlinin sorunu. Doğalgaz faturası, kömür fiyatları derken çarşı pazar da durum hiç iç açıcı değil. Bu sıkıntıların haricin de Düzce özelinde bir başka büyük sorunumuz daha var. Türkiye’nin hatta bir çok Avrupa ülkesinin en kirli havasını soluyor Düzce. Karın yağacağı, sisin çökeceği, gözün gözü görmeyecek günler çok yakın.  Oturup hep beraber yetkililerden çözüm isteyeceğiz. Yandaşı ile muhalifi ile şikayet edip yakınmalara başlayacağız. Sanki geçen kış, önceki kış bu sorunları hiç yaşamamış gibi. Bekleyeceğiz hep birlik te sihirli bir değnek gelsin. Bir anda pırıl pırıl bir havaya kavuşalım. Amiyane tabirle ifade edeyim. Çok beklersiniz ! çok bekleriz. Düzce’nin Havası Hastalık Saçıyor ! İki evladım var. İkisi de kronik astım bronşit hastası. Alerjik bünyeye sahipler. Bilenler bilir. Alerjik astım hastalarının eklem yerlerinde, cilt problemleri görülür. Bazen kortizonlu ilaçlarla gerilese de ilaç kesildikten bir müddet sonra tekrar nükseder. Ama çözdük biliyor musunuz ? Nasıl mı ? Kızım geçen yıl  kazandığı üniversiteyi okumak için Yalova’ya gitmişti. Yaklaşık 2 ay sonra bir telefon da “baba; yaralarım geçti” dedi. Sömestr de geldi baktık. Gerçekten ciddi manada iyileşmişti. Sonra ne mi oldu ? Malum Kahramanmaraş depremleri sonrasın da yurtlar kapandı. Eğitimlerin uzaktan yapılması kararlaştırıldı. Düzce’ye döndü. Tüm yaralar tekrar çıktı. Bu yıl okullar açıldı. Şimdi gideli 1 ay bile olmadı. İlaca dahi ihtiyaç duymadan uyuyabiliyorum diyor. Bilmem anlatabiliyor muyum.  Zehir soluyoruz zehir. Resmen hastalık soluyoruz. Düzce valisi Selçuk Aslan; Gazeteciler cemiyeti ziyaretinde bir soru üzerine “ bu şehrin coğrafi yapısın da yapılacak çok şeyde yok. Koca şehre bir baca takarak havasını temizlememiz mümkün değil” demişti. Kesinlikle doğru söylüyor. Aynı fikirdeyim. Coğrafyayı değiştirmemiz mümkün değil. Ancak coğrafyaya uyum sağlayabiliriz. Doğayı para hırsımıza, egomuza kurban edersek o doğa sizden alacağını  er yada geç muhakkak geri alır. Depremle alır, sel ile alır. Size bırakmaz. Bu gün büyük bir firmanın Düzce’den yatırım için fabrika arazisi satın aldığını öğrendim. Gelişmekte olan bu şehir yatırımcıların gözbebeği gibi ifadelerle alkış tutulmadığı kalmış. Nereye kadar fabrika kuracağız, ne zamana kadar göç alacağız ve bu havayı nasıl temiz tutacağız. Tek çare ithal kömür mü ? Tek çözüm doğal gaz mı ? Bacasız fabrikalar çok mu masum ? Bir işletme düşünün. Bin kişi istihdam edecek. Bu fabrikanın hiç atığı, bacası olmasın. Bin kişilik istihdam. Bu çalışanların bir kısmı  servis araçları ile bir kısmı özel araçları işe gidip gelecek. Bu işletmeye hammadde ve buradan nihai ürünü taşıyan kamyon tırlar olacak. Şehir az yada çok göç alacak. Zaten gerek TEM  otoyolundan gerekse D100 karayolundan transit geçen araçların bıraktığı egzoz dumanı yetmezmiş gibi şehir trafiğine onlarca araç egzoz dumanıyla bir dahil olacak. Biz de yaz aylarında unuttuğumuz hava kirliliğine isyan edip duracağız.   Peki ya Ne yapalım ? Önümüzde yerel seçimler var. Mevcut başkan olsun diğer başkan adayları olsun, bu konu da ki tek projelerinin “şehri kapatmak” olması gerektiğini söylesem bir çoğunuz bana gülecek biliyorum.   Ama ben çok ciddiyim. Bu şehri artık kapatalım. 4 tane organize sanayimiz var. Artık yenisini açmayalım. Tarım arazilerini kesinlikle imara açmayalım.  Olan oldu, yapılan yapıldı  artık yeter diyelim. Bundan sonraki tek politikamız temiz hava solumak olsun. Bir şehre göç etmeyi yasaklayamayız ancak o cazibeyi oluşturmamak elimiz de. Şehrin nüfsunu artırmamak için politikalar geliştirelim. Çok zor değil emin olun. Bu ovaya, bu çanağa bu kadar araç, fabrika, baca fazla. Doğa; insanımızın kirini temizlmeye yetemiyor.  Bunu artık görelim.  Mümkün olan her alana bir ağaç dikelim. Suyumuzu, çevremizi koruyalım ve Yeşil Düzce’nin, beton Düzce olmasına artık dur diyelim. Haksız mıyım ???    
Ekleme Tarihi: 16 Ekim 2023 - Pazartesi

Önümüz Kış ! Soğuklar Kapıda, Hava Kirliği de !

Mevsim dönüyor. Sıcak günler geride kaldı. Artık soğuk günlere gebeyiz. Kışlıklar dolaplardan çıktı. Tezgahlarda sergilerde görülmeye başlandı.

Soğuk günler en çokta yoksulun dar gelirlinin sorunu. Doğalgaz faturası, kömür fiyatları derken çarşı pazar da durum hiç iç açıcı değil.

Bu sıkıntıların haricin de Düzce özelinde bir başka büyük sorunumuz daha var. Türkiye’nin hatta bir çok Avrupa ülkesinin en kirli havasını soluyor Düzce.

Karın yağacağı, sisin çökeceği, gözün gözü görmeyecek günler çok yakın.  Oturup hep beraber yetkililerden çözüm isteyeceğiz. Yandaşı ile muhalifi ile şikayet edip yakınmalara başlayacağız. Sanki geçen kış, önceki kış bu sorunları hiç yaşamamış gibi.

Bekleyeceğiz hep birlik te sihirli bir değnek gelsin. Bir anda pırıl pırıl bir havaya kavuşalım.

Amiyane tabirle ifade edeyim. Çok beklersiniz ! çok bekleriz.

Düzce’nin Havası Hastalık Saçıyor !

İki evladım var. İkisi de kronik astım bronşit hastası. Alerjik bünyeye sahipler. Bilenler bilir. Alerjik astım hastalarının eklem yerlerinde, cilt problemleri görülür. Bazen kortizonlu ilaçlarla gerilese de ilaç kesildikten bir müddet sonra tekrar nükseder.

Ama çözdük biliyor musunuz ? Nasıl mı ? Kızım geçen yıl  kazandığı üniversiteyi okumak için Yalova’ya gitmişti. Yaklaşık 2 ay sonra bir telefon da “baba; yaralarım geçti” dedi. Sömestr de geldi baktık. Gerçekten ciddi manada iyileşmişti. Sonra ne mi oldu ? Malum Kahramanmaraş depremleri sonrasın da yurtlar kapandı. Eğitimlerin uzaktan yapılması kararlaştırıldı. Düzce’ye döndü. Tüm yaralar tekrar çıktı.

Bu yıl okullar açıldı. Şimdi gideli 1 ay bile olmadı. İlaca dahi ihtiyaç duymadan uyuyabiliyorum diyor. Bilmem anlatabiliyor muyum.

 Zehir soluyoruz zehir. Resmen hastalık soluyoruz.

Düzce valisi Selçuk Aslan; Gazeteciler cemiyeti ziyaretinde bir soru üzerine “ bu şehrin coğrafi yapısın da yapılacak çok şeyde yok. Koca şehre bir baca takarak havasını temizlememiz mümkün değil” demişti.

Kesinlikle doğru söylüyor. Aynı fikirdeyim. Coğrafyayı değiştirmemiz mümkün değil. Ancak coğrafyaya uyum sağlayabiliriz. Doğayı para hırsımıza, egomuza kurban edersek o doğa sizden alacağını  er yada geç muhakkak geri alır. Depremle alır, sel ile alır. Size bırakmaz.

Bu gün büyük bir firmanın Düzce’den yatırım için fabrika arazisi satın aldığını öğrendim. Gelişmekte olan bu şehir yatırımcıların gözbebeği gibi ifadelerle alkış tutulmadığı kalmış. Nereye kadar fabrika kuracağız, ne zamana kadar göç alacağız ve bu havayı nasıl temiz tutacağız.

Tek çare ithal kömür mü ? Tek çözüm doğal gaz mı ? Bacasız fabrikalar çok mu masum ?

Bir işletme düşünün. Bin kişi istihdam edecek. Bu fabrikanın hiç atığı, bacası olmasın. Bin kişilik istihdam. Bu çalışanların bir kısmı  servis araçları ile bir kısmı özel araçları işe gidip gelecek. Bu işletmeye hammadde ve buradan nihai ürünü taşıyan kamyon tırlar olacak. Şehir az yada çok göç alacak. Zaten gerek TEM  otoyolundan gerekse D100 karayolundan transit geçen araçların bıraktığı egzoz dumanı yetmezmiş gibi şehir trafiğine onlarca araç egzoz dumanıyla bir dahil olacak. Biz de yaz aylarında unuttuğumuz hava kirliliğine isyan edip duracağız.

 

Peki ya Ne yapalım ?

Önümüzde yerel seçimler var. Mevcut başkan olsun diğer başkan adayları olsun, bu konu da ki tek projelerinin “şehri kapatmak” olması gerektiğini söylesem bir çoğunuz bana gülecek biliyorum.  

Ama ben çok ciddiyim. Bu şehri artık kapatalım. 4 tane organize sanayimiz var. Artık yenisini açmayalım. Tarım arazilerini kesinlikle imara açmayalım.  Olan oldu, yapılan yapıldı  artık yeter diyelim.

Bundan sonraki tek politikamız temiz hava solumak olsun. Bir şehre göç etmeyi yasaklayamayız ancak o cazibeyi oluşturmamak elimiz de. Şehrin nüfsunu artırmamak için politikalar geliştirelim. Çok zor değil emin olun. Bu ovaya, bu çanağa bu kadar araç, fabrika, baca fazla. Doğa; insanımızın kirini temizlmeye yetemiyor.

 Bunu artık görelim.

 Mümkün olan her alana bir ağaç dikelim. Suyumuzu, çevremizi koruyalım ve Yeşil Düzce’nin, beton Düzce olmasına artık dur diyelim.

Haksız mıyım ???

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcemeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.