Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Sabri ÖZDEMİR
Köşe Yazarı
Sabri ÖZDEMİR
 

DAHA ÇOK MAVİ

Moda’da martılar, ayların haziranıyla yaşadıklarım var.   Santral şarkılarına saklanıyorum, bir bira daha istiyorum.   MAVİ şeyler yazdım. Maviyle dünya değişsin, The Doors “Light My Fire” söyleyip filmimizi ateşlesin, izlediğimiz filmden bir şarkı dinleyelim, sinema akşamlarının şarabını bilelim istedim.   Üstelik ZAZ’la başladı yaz. Isabelle’nin sesi İstanbul’a karıştı, düşlerimiz ve ellerimiz birbirine dolaştı.   ZAZ şarkıları eşliğinde okundu hislerim.   Çok renkler aklımı aldı. Mavi üzerime damlayan bir kayısıydı. Açık renkli bir ışık, biraz adalet kaygısı, biraz şaraptı. İsyandı, boydan boya yazdı, İskender’in mayısı, Hasan Hüseyin’in haziranıydı.   Yolum Ninda’ya da varsaydı, Bebek havasında daha çok sonsuzluk olacaktı. Pelin’le birlikte selamlayacaktık maviyi ve tonlarını. Saks mavisiyle kapanacaktı yorum. Geceye daha yakın olacaktık. Ecevit mavisiyle esecekti sol. Renklerin en martılısına ve renklerin en aydınlığına birkaç vapur katılacaktı. Bir Matisse kadını en çok turuncuyla ve kahveyle arkadaş olacaktı. Buluşmalar başka zamanlara kaldı.   Resmî içeceğimiz şaraptı, resmî çiçeğimiz karanfildi bizim. Bütün bunlar birer devrim… O zaman yakamıza bir karanfil iliştirelim. Yaksın hepimizi bu mevsim. Biraz peynirle Polente’ye yürüyelim. Burgazada’dan Bozcaada’ya selam götürelim. “Kiraz mevsiminin çalışmak değil sevişmek zamanı” olduğunu herkese iletelim.   Biraz daha caz olsun, biraz daha Zaz; biraz daha mavi, biraz daha kruvasan. Biraz temmuz, biraz daha ağustos.   Sen bir şarkı daha söyle Isabelle. Benim yönüm aynı kalsın. Bunların sonu evrim, bunların sonu aşklarım.   Yıldız Parkı’nda uyuklamalarım, fotoğraflarıma iliştirdiğim şarkılar, kitapçılar, Beşiktaş’taki biracılar, fırıncılar, modelliğe hazır insanlar, çeşmeler ve ada martıları; hepsi ama hepsi İstanbul’u anlatıyorlar.   Üstümüzü aydınlatıyor bu mevsim.   Santana ve Gipsy King kafalarıyla sürüyor günler ve geceler.   “Fever” çalarken bitirmeye yelteniyorum yazımı. Seni sevdiğimi anlıyorlar..   ZAZ şarkıları eşliğinde okunuyor hislerim.   Mevsim otuz sekiz ve ateşim bilmem kaç.   Kalemimde mavi mürekkep. ZAZ çalıyor, Moda’da martılar uçuyor…   Minoa’da Fransızca şarkılar ve şarap. 30 mm portrelerimde Paniz.   Yazılarım sürüyor, yıldızlarım doğuyor, yaz başlıyor…  
Ekleme Tarihi: 05 Temmuz 2023 - Çarşamba

DAHA ÇOK MAVİ

Moda’da martılar, ayların haziranıyla yaşadıklarım var.

 

Santral şarkılarına saklanıyorum, bir bira daha istiyorum.

 

MAVİ şeyler yazdım. Maviyle dünya değişsin, The Doors “Light My Fire” söyleyip filmimizi ateşlesin, izlediğimiz filmden bir şarkı dinleyelim, sinema akşamlarının şarabını bilelim istedim.

 

Üstelik ZAZ’la başladı yaz. Isabelle’nin sesi İstanbul’a karıştı, düşlerimiz ve ellerimiz birbirine dolaştı.

 

ZAZ şarkıları eşliğinde okundu hislerim.

 

Çok renkler aklımı aldı. Mavi üzerime damlayan bir kayısıydı. Açık renkli bir ışık, biraz adalet kaygısı, biraz şaraptı. İsyandı, boydan boya yazdı, İskender’in mayısı, Hasan Hüseyin’in haziranıydı.

 

Yolum Ninda’ya da varsaydı, Bebek havasında daha çok sonsuzluk olacaktı. Pelin’le birlikte selamlayacaktık maviyi ve tonlarını. Saks mavisiyle kapanacaktı yorum. Geceye daha yakın olacaktık. Ecevit mavisiyle esecekti sol. Renklerin en martılısına ve renklerin en aydınlığına birkaç vapur katılacaktı. Bir Matisse kadını en çok turuncuyla ve kahveyle arkadaş olacaktı. Buluşmalar başka zamanlara kaldı.

 

Resmî içeceğimiz şaraptı, resmî çiçeğimiz karanfildi bizim. Bütün bunlar birer devrim… O zaman yakamıza bir karanfil iliştirelim. Yaksın hepimizi bu mevsim. Biraz peynirle Polente’ye yürüyelim. Burgazada’dan Bozcaada’ya selam götürelim. “Kiraz mevsiminin çalışmak değil sevişmek zamanı” olduğunu herkese iletelim.

 

Biraz daha caz olsun, biraz daha Zaz; biraz daha mavi, biraz daha kruvasan. Biraz temmuz, biraz daha ağustos.

 

Sen bir şarkı daha söyle Isabelle. Benim yönüm aynı kalsın. Bunların sonu evrim, bunların sonu aşklarım.

 

Yıldız Parkı’nda uyuklamalarım, fotoğraflarıma iliştirdiğim şarkılar, kitapçılar, Beşiktaş’taki biracılar, fırıncılar, modelliğe hazır insanlar, çeşmeler ve ada martıları; hepsi ama hepsi İstanbul’u anlatıyorlar.

 

Üstümüzü aydınlatıyor bu mevsim.

 

Santana ve Gipsy King kafalarıyla sürüyor günler ve geceler.

 

“Fever” çalarken bitirmeye yelteniyorum yazımı. Seni sevdiğimi anlıyorlar..

 

ZAZ şarkıları eşliğinde okunuyor hislerim.

 

Mevsim otuz sekiz ve ateşim bilmem kaç.

 

Kalemimde mavi mürekkep. ZAZ çalıyor, Moda’da martılar uçuyor…

 

Minoa’da Fransızca şarkılar ve şarap. 30 mm portrelerimde Paniz.

 

Yazılarım sürüyor, yıldızlarım doğuyor, yaz başlıyor…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcemeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.