Nisan mayısın önsezisidir…
(Bu Kenya kokusu Cuarto Cubano’dan geliyor).
Traş oluyorum, giyiniyorum, evden çıkmıyorum.
Yalnızlık oyunları oynuyorum yazarken.
Bir yazım daha kapitalizme karşı. Çünkü başka bir dünya olası.
Seçimleriniz karakteriniz. O zaman Guernica’nızı hangi kesim istersiniz.
Nesneler, olgular, estetik, savaş, barış, insanlar, sömürü, değişim, sanat, zaman ve mekan… KÜLTÜR TARİHİ okumanın tuhaf halleri.
Ders alınacak şeyler var. Zaman dediğimiz şey hayattan komediyi, çocukluğumuzdan bir kesiti, anlam yüklediklerimizi çekip alıyor.
(Gaspar Noe ters yönetmen. Işıkları kapattım, sezgilerimi aydınlattım)…
Belki de bu yüzden dünyanın en güzel kadını Monica Bellucci’dir. O zaman bir Bordeaux alayım.
Bavulumu şimdiden hazırladım. Adamız şaraplı ve martılı olsun. Oraya varınca gelincik tonlayalım. Uzunla kısa arası kahvaltılar yapalım. Gün batımına yaklaşalım.
Hıdrellez mayısın yankısıdır; Attila İlhan’dır: Devrimize karışalım…
Mayısın altısı: Bestelere mahur bir yaklaşım…
Yıllar öncesinde; arkamızda dumanlı bir sahne, geceydi; Gripin konserinden çıkmışım;
üstüme yağıyordu yağmurlarım…
Adalara ve yol almalara yüksek bir sadakatle bağlıyım. Gecenin yolcularının yoldaşıyım. Geceye savrulan müzikten herkes gibi payımı alacağım.
John Lennon çalsın, gecenin müziği başlasın.
Duygularım geçmişi ve şimdileri dolansın.
Yüzüm çapkın gülümsemelere varsın, herkes istediği yanılgıda konaklasın.
Bizim hayallerimisss var... Dünyayı değiştireceğisss… Bu mitolojik bir his...
Hâl böyle işte. Politik zamanlarım başlıyor, sanatçılar yoldaşım.
Beş sayfa Jack London kapitalizmi alt üst ediyor…
Giyiniyorum, evden çıkıyorum; mayıs başlıyor…