YARGI KRİZİ Mİ? REJİM TEHLİKESİ Mİ?
Ülkenin bugüne dair en büyük sorunu zorla yaratılan ve yaratılmaya çalışılan YARGI KRİZİ
Bülent SERDAROĞLU
bulentserdar81@gmail.com -
Biz biliyoruz ki!
Seversiniz sevmezsiniz, tasvip edersiniz etmezsiniz, hatta suçlu da görebiliriz ama kendisine seçilme hakkı verilmiş, hakkında kesinleşmiş bir hüküm bulunmayan Vekil secilmiş Can Atalay'ın salıverilip Mecliste yemin etmesinin önüne geçilmesi ile ilgili Anayasa Mahkemesinin HAK İHLÂLİ kararını, Yargıtay 3.Ceza Mahkemesinin tanımaması ve hatta Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması hükümet tarafından desteklenirken sanki birinci elden de "Ne yaparsanız yapın, nasıl bir yol bulursanız bulun bu işe engel olun" denmiş gibi de hissettirmiyor değil konuyu ayrıntıyla takip eden bizlere.
Tabi ki hâl böyle olup aynı zamanda konu büyük tepkilere yol açınca da, istenilen oldu "YARGI KRİZİ" ismi sahibine yapışıverdi, Eee zaten tasarlanan da buydu sanki.
Bu konu öyle böyle bir konu da değil hani. Rejimi ayakta tutan kırmızı çizgi maddelere giden yolun ilk hamlesi mi yoksa bu.
Yani bunun akabinde getirilecek olan anayasa değişikliği gündeminde çekilecek şutun dönecek bir direk bulamayacağı ortamı mı hazırlıyorsunuz yavaş yavaş.
Yani zihninizde ilk 4 madde olduğunu çok da gizliyor gibi değilsiniz, yoksa biz zemini tam mânası ile hazır edelim. Niyeti saklamaya gerek yok mu diyorsunuz
Yok öyle 3 kuruşa 5 köfte,
Eskidendi O işler, bak bakk bak kuş geçiyor hikâyesi ile kandırılanlar ve hooppp değiştirilen yasalar yada anayasalar vs.
Herkes gördü gerçek yüzünüzü ama şimdilik önce çıkarlarını kolluyor herkes.
İş o sizin hayal ettiğiniz kısma gelecek olursa, işte o zaman siz belki de ilk kez ama kesin olarak hayali sükuta uğrarsınız bilin isterim.
Peki Yargı böyle iki ucundan çekiştirilirken bu güzel ülke de yakın zamanda başka çekiştirilen ne var? Tabi ki de DİN ve VİCDAN istismarı aracılığı ile DİN çekiştiriliyor.
Peki yeni gündem nedir?
Doğal olarak binlerce Çoluk çocuğun katledildiği Gazze şerididir gündem.
Peki yönetenler yüksek perdeden lakırdılar yaparken, ülke içerisinde envai çeşit incir çekirdegini doldurmayacak boykotlar gırla giderken. Bir yandan da hepimizin gözünün önünde Ülkemizden Bakü-ceyhan boru hattından israil e petrol gitmeye devam ediyor, bu petrol Gazzeyi bombalayan uçaklara yakıt kaynağı oluyor.
Malatya kürecik üssünden tüm istihbari bilgiler İsrail e akmaya devam ediyor.
Her şey bir yana İsrailin tüm Çelik ihtiyacı malesef ülkemizden ihrac edilmeye devam ediyor.
Hatta hatta İsrail in yıkılan bölgelerinin inşaası için gemi gemi çimento gittiği herkes tarafından biliniyor. Ama malesef bu ülke de Gazze konusunda hâlâ bol bol hamaset devam ediyor.
Yqni özetle burnumuzun dibine kadar getirilen BOP'un son düzenleme hamlelerinin Ülkemizle ilgili olduğunu görmek için daha neler yaşanması gerekiyor diye soracak olursanız, sınır dışında yaşanacaklarla ilgili ancak tahminde bulunmaktan ileriye gidemem ama sınırlar içerisinde sadece kalan bir tek şey olduğunu biliyorum O da 100 yıllık REJİM.
Başından bu yana bu zihniyetin rahatsız olduğu Hedefteki Cumhuriyet rejimine giden yolu da belli ki Anayasa ve akabinde ilk hedef olan baştaki 4 madde olduğuna hiç şüphe yok gibi.
Sonrası zaten malumun ilânı, etrafta yıllardır zaman zaman akan ve son 40 gündür oluk oluk akan kana bakıldığında bunu fark etmemek, hissetmemek mümkün değil.
Bu nedenledir ki!
Atfedilen YARGI KRİZİ hikâyesini, peşi sıra Anayasa değişikliği hikâyelerini de, sorumlu vatandaşlık örneği göstererek takip etmek herbirimizin vatandaşlık görevidir.
Bunu unutmayalım.
Saygıyla, sevgiyle, sıhhatle kalın.